“TÃœRKÄ°YE EKONOMÄ°SÄ° VE STAGFLASYON DEÄžERLENDIRMESÄ°”
1. STAGFLASYON
Stagflasyon,ekonomik literatürden karmaşık ve zararlı ekonomik makro büyümelerden biri olarak kabul edilir. Terim, durgunluk anlamına gelen “durgunluk” ile enflasyon anlamına gelen “enflasyon” kelimelerinin birleÅŸiminden oluÅŸur. Yani stagflasyon ortamı, bir ekonominin hem yüksek enflasyon oranlarına sahip olduÄŸu hem de ekonomik büyümenin durma noktasına geldiÄŸi anlamına gelir. Geleneksel ekonomik teoriler, enflasyon ve durgunluÄŸun aynı anda var olmasını saÄŸlamakta zorluk çeker. Çünkü genellikle enflasyonun talep artışıyla baÄŸlantılı olduÄŸu, durgunluÄŸun ise talebin deÄŸiÅŸmesiyle olduÄŸu düşünülür. Stagflasyon, ekonomik büyümenin durakladığı veya gerilediÄŸi ancak enflasyonun yükselmeye devam ettiÄŸi nadir ve karmaşık bir ekonomik fenomendir. Bu durum, klasik ekonomik teorilere meydan okuyor. Çünkü genellikle enflasyon ve durgunluÄŸun aynı anda var olamayacağı düşünülür. Keynesyen ekonomi yaklaşımına göre, yüksek enflasyon artan talebin bir sonucu iken, durgunluk (resesyon) ise talebin esnekliÄŸine baÄŸlı. Ancak stagflasyon bu basitliÄŸi bozar. Hem enflasyon hem de durgunluk aynı anda ekonomik hayatı etkiler. Stagflasyonun bilinen örneklerinden biri de 1970’lerde yaÅŸanan küresel petrol krizi. Petrol fiyatlarındaki dramatik artış, üretim maliyetlerini yükseltti. Bu durum fiyatların artmasına ve üretimin baÅŸlamasına yol açtı.O dönemde Batı ülkelerinde yüksek oranların ve enflasyonun aynı anda görülmesi, stagflasyonun ekonomik tartışmalarda yer bulmasına neden oldu.
2. TÃœRKIYE’DE EKONOMIK GÖSTERGELER VE STAGFLASYON
2.1. Enflasyon
Türkiye ekonomisi uzun süredir yüksek enflasyon baskısıyla mücadele ediyor. Türkiye Ä°statistik Kurumu’nun (TÜİK) sistemine göre, 2023 yılında Türkiye’de yıllık enflasyon oranı yüzde 60’ı aÅŸtı. Enerji maliyetlerindeki artış, kur ÅŸokları, döviz rezervlerinin eksikliÄŸi ve gıda fiyatlarındaki oynaklık devam ediyor. Özellikle enerji ithalatına bağımlı bir ülke olan Türkiye’de enerji fiyatlarının yükselmesi, doÄŸrudan maliyet enflasyonuna yol açıyor. Bu da genel fiyatın artmasına neden oluyor. Yüksek enflasyon, satın alma gücünün azalmasıyla birlikte ekonomik aktivitenin zayıflamasına neden olur. Hane halkının gelirlerinde yaÅŸanan düşüş tüketim harcamalarını kısarken, üretkenliÄŸin artan çeÅŸitliliÄŸiyle karşı karşıya kalmasına ve üretimin yükseliÅŸine yol açabilir. Bu dinamikler, enflasyon ve ekonomik durgunluk arasında bir kısır döngüye yol açar ve stagflasyon riskini doÄŸurur.
2.2. Büyüme
Türkiye, 2000’li yıllardan itibaren önemli bir ekonomik büyüme süreci yaÅŸasa da son yıllarda büyümede belirgin yavaÅŸlama olduÄŸu görülüyor. Özellikle 2018’deki döviz krizi sonrasında, büyüme oranları istikrarsız hale geldi ve dönem dönem negatif büyüme süreçleriyle karşılaşıldı. 2020’de COVID-19 pandemisiyle daha da derinleÅŸen bu sorun, 2023 yılında küresel tedarik zinciri problemleri ve enerji fiyatlarındaki artışla yeniden gündeme geldi. Büyüme hızındaki bu düşüş aynı zamanda düşüşlerin yükselmesine ve hane halkı gelirlerinin istikrarsızlığına yol açtı. Türkiye’de 2023 yılı iÅŸsizlik oranı yüzde 10’un üzerine çıktı. Genç iÅŸsizlik oranları özellikle yüksek.
2.3. Döviz Kuru ve Dış Borç
Türkiye ekonomisinin en kırılgan noktalarından biri, dış borçlar ve döviz kuru istikrarsızlığı. Türkiye’nin dış borçları, büyük oranla dövizden oluÅŸuyor. Döviz kurundaki ani yükseliÅŸler, borçların artmasına neden oluyor. 2018 yılında yaÅŸanan döviz krizi, bu kırılganlığın net ÅŸekilde ortaya çıktığını gösteriyor. Türk lirasının deÄŸer kaybıyla ithalatın pahalı hale gelmesi, enflasyonun yükselmesine neden oluyor. 2023 yılında Türk lirası deÄŸer kaybetmeye devam etti. Bu, enflasyonu daha da körükledi. Dış borçların sürdürülemeyecek hale gelmesi, Türkiye’nin dış ticaret açığını finanse ederek saklanması ve uluslararası piyasalardaki risk priminin artmasına neden oluyor. Ancak faiz oranlarının yükselmesi ve borçlanma maliyetlerinin artması, ekonomik büyümeyi daha da yavaÅŸlatabilir. Bu yöntemle, döviz kuru basım ve dış borç sorunu Türkiye’de stagflasyon riskini artırabilir.
3. TÃœRKIYE’NIN STAGFLASYONA KARÅžI KOYMA STRATEJILERI
3.1. Para Politikası
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), enflasyonla mücadelede para politikası araçlarını etkin ÅŸekilde kullanmak zorunda kaldı. Ancak son yıllarda Türkiye’de uygulanan para politikası tartışmalara yol açtı. Özellikle politika faizinin düşük tutulması, enflasyon oranlarının kontrol edilmesi amacıyla zorlanılmasına neden oldu. Türkiye’de enflasyonist baskıları azaltmak için TCMB, daha sıkı bir para politikası uygulaması yapabilir. Ancak bu durumda, yüksek faiz oranları ekonomik büyümeyi daha da yavaÅŸlatma riski taşıyor. Dolayısıyla para politikasının hem enflasyon hem de büyüme arasında hassas dengeyi gözetmesi gerekiyor.
3.2. Yapısal Reformlar
Stagflasyon sadece kısa vadeli para politikasıyla çözülemez. Türkiye’nin uzun vadeli yapısal reformlara yönelmesi gerekiyor. Bu reformlar arasında vergi reformları, piyasadaki reformlar ve enerji sektöründeki artışı azaltacak stratejiler yer alabilir. Özellikle enerji ekonomisini artıracak ve enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapacaklar, enerji fiyatlarındaki oyun politikasının azaltılması üzerindeki baskıyı hafifletebilir. Yapısal reformlar aynı zamanda ekonomik büyümeyi’de destekleyebilir. Türkiye’nin genç ve dinamik hayatı, piyasadaki geliÅŸmeleri artıracak eÄŸitim ve istihdam uygulamalarıyla daha verimli hale getirilebilir. Ayrıca, özel sektöre yönelik teÅŸvikler ve geliÅŸmiÅŸ yatırımların varlığı, uzun vadeli ekonomik büyümeyi canlandırabilir.
3.3. Dış Ekonomik İlişkiler ve Döviz Politikaları
Döviz kuru istikrarı, Türkiye’nin stagflasyondan çıkışında önemli rol oynayabilir. Bu baÄŸlamda, Türkiye’nin dış ticaretinin çeÅŸitlendirilmesi ve döviz kazandırıcı faaliyetlere odaklanması önemli. Özellikle ihracat ve ithalat akışının azalması, döviz açığını dengeleyebilir ve liranın deÄŸer kaybını önleyebilir. Ayrıca, Türkiye’nin bölgesel ticaret anlaÅŸmalarına daha fazla katılım göstermesi, dış ticaretin olumlu yönlerde olmasını mümkün kılabilir. Döviz kurundaki oynaklık özellikle enerji ve sanayi sektörlerinde kullanılan ara malların ithalat maliyetini artırıyor. Bu da maliyet harcaması yaratıyor. Türkiye’nin döviz rezervlerinin limitli olması ve Merkez Bankası’nın kur para birimlerine karşı sınırlı müdahale yapması, uzun süreli ekonomik istikrarsızlığı saÄŸlıyor. 2023 yılında Türk lirasının dövize karşı deÄŸer kaybına devam etmesi, Türkiye’nin stagflasyonla karşı karşıya kalma riskini ciddi ÅŸekilde artırıyor.
DeÄŸerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.