“İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DÖNEMSEL AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI”
Gayrimenkul ve inşaat sektörü ekonomik dalgalanmalardan ilk etkilenen alanlar arasında. Düşük faiz politikasında konut satışlarına büyük rağbet varken, yüksek faiz politikasında ise bunun tam tersi yaşanıyor. Dönemin sektöre getirdiği bazı dezavantajlara bakarsak:
1. Üretim Maliyetlerinin Artması:
Enflasyonun hala yüksek oranlarda seyretmesi sebebiyle üretim maliyetleri her gün yükseliyor ve bu üretimden tutun da bütçe planlamasına kadar bütün aşamalarda sektörü zorluyor.
2. Finansman Maliyetlerinin Artması:
Yüksek faiz ve sıkı para politikası sebebiyle banka kredileriyle projelerini finanse etmek isteyen müteahhitler krediye ulaşmakta zorlanıyor. Ulaşsalar bile yüksek faiz yükümlülüğü ile karşı karşıya kalıyor. Bu da müteahhitlerin projelerini finanse etmelerini zorluyor. Aynı zamanda konut alıcılarının da kredi maliyetleri artıyor. Bu, potansiyel alıcıların konut kredisi almasını zorlaştırıyor ve konut satışlarını olumsuz etkiliyor.
3. Talep Daralması:
• Azalan satışlar: Yüksek faiz oranları, konut kredisi almak iste yen tüketicilerin borçlanma maliyetlerini artırıyor. Bu durum, konut talebini azaltıyor. Düşen talep, projelerin satış hızını ve dolayısıyla nakit akışını olumsuz etkiliyor.
• Yatırım azalması: Yüksek faiz ortamında yatırımcılar, gayri menkul gibi uzun vadeli ve likit olmayan yatırımlardan kaçınabiliyor. Daha güvenli ve likit yatırımlara (mevduat hesapları, devlet tahvilleri) yönelme eğilimi gösterebiliyor. Yüksek faiz oranları gibi dönemin genel etkileri inşaat piyasasına olumsuz olarak tesir etse de bazı avantajları da mevcut. Yüksek faiz ortamında inşaat piyasasının avantajları ise şu şekil de sıralanıyor:
1. Kaliteli Projeler ve Girişimciler:
• Seçici yatırımlar: Yüksek faiz oranları sadece sağlam ve iyi planlanmış projelerin hayata geçirilmesini sağlar. Yatırımcılar, daha fazla risk içeren projelerden kaçınarak daha güvenilir ve kaliteli projelere odaklanır. Nitelikli ve kaliteli projeler öne çıkar. Nitelikli girişimciler: Sadece güçlü finansal yapıya sahip ve deneyimli girişimciler piyasada kalabilir. Bu durum, sektördeki genel kaliteyi artırır.
2. Maliyetlerin ve Verimliliğin Artırılması:
• Maliyet kontrolü: Yüksek finansman maliyetleri, şirketlerin maliyetlerini daha sıkı kontrol etmelerini ve israfı azaltmalarını teşvik eder. Bu da beraberinde borç yönetimini ve sermaye güç lendirmesini getirir. • Verimlilik artışı: Şirketler, verimliliği artırmak için daha yeni likçi ve etkili yöntemler geliştirebilir. Bu, uzun vadede sektörün genel performansını artırabilir.
3. Pazar Dengeleme:
• Arz ve talep dengesi: Yüksek faiz oranları, aşırı spekülatif ya tırımları ve arz fazlasını azaltarak pazardaki dengenin sağlanmasına yardımcı olabilir. Bu durum, piyasadaki balon riskini azaltır.
• Fiyat dengelemesi: Talep düşüşü ve seçici yatırım, konut ve gayrimenkul fiyatlarının aşırı artışını engelleyebilir. Bu da uzun vadede daha sürdürülebilir bir pazar yapısı oluşturur.
4.Kentsel Dönüşüm Projelerine Yönelinmesi:
Devlet destekleri ve finansman kolaylığı sayesinde hem daire sahipleri hem de müteahhitler için kentsel dönüşüm projeleri içinde bulunduğumuz dönemde daha avantajlı olabilir. Yüksek faiz ortamı, inşaat piyasasında maliyet artışları, talep daralması ve finansman zorlukları gibi bir dizi zorluğa yol açar. Bu koşullarda şirketlerin maliyet yönetimine dikkat etmeleri, projelerini dikkatli şekilde planlamaları ve alternatif finansman yollarını araştırmaları gerekir. Sektördeki aktörlerin, stratejik ve yenilikçi yaklaşımlar benimseyerek bu zorlukların üstesin den gelmeleri mümkün. Yüksek faiz oranları, inşaat sektöründe birçok zorluğa yol açsa da bu ortamın bazı avantajları da mevcut. Finansal disiplin, maliyet yönetimi, kalite artışı ve stratejik planlama gibi alanlarda olumlu etkiler görülebilir. Şirketler, bu avantajları kullanarak daha sağlam ve sürdürülebilir bir iş modeli geliştirebilir.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.