Yarım yüzyıla yaklaşan öyküsüyle bir aile şirketi olan Zeren Group, mali danışmanlıktan inşaata, gayrimenkul yatırımından medya ve açık hava reklamcılığına, bilgi teknolojilerinden otomotive, turizmden enerjiye hizmet verdikleri ve üretim yaptıkları her sektörde adından söz ettirmeyi başarıyor. Koronavirüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu süreçte, Zeren Group’un belirlediği stratejileri, yeni yatırım planlarını ve bu başarılarının ardındaki vizyonu Zeren Group CEO’su Mustafa Yiğit Zeren bizlerle paylaştı.
1973 yılından bu yana benimsediğiniz “şeffaf hizmet” ve “çözüm odaklı” yaklaşımınız sayesinde, bugün 4 şirket ile 9 farklı sektörde faaliyet gösteren başarılı bir isim Zeren Group. Başarınızın sırrını, Zeren Group’u bugünlere taşıyan stratejilerinizi anlatabilir misiniz?
Değişen ekonomik, sosyal ve politik koşullar çerçevesinde her daim planlı, kriz senaryolarına göre alternatifli stratejiler kurguluyor ve başarılı şekilde ilerlemeye devam ediyoruz. Dinamik bir kadroya sahip olmamız ve iş ortaklığımızdaki şeffaf ilişkilerimiz, yarım asıra yakındır var olduğumuz bütün sektörlerde bizi tercih edilen ve başarıya ulaştıran stratejilerden bazıları. Sosyal sorumluluk bilincimiz, ülkemize katma değer yaratma tutkumuz ve topluma geri dönüş sağlayacak projelere verdiğimiz öncelikler sayesinde 48 yıldır başarılı bir şekilde ilerliyoruz.
Türkiye’nin en genç CEO’larından birisiniz. Bu görevinizden önce de Zeren Group’ta CFO’luk görevini üstleniyordunuz. Genç yaşta bu kadar sorumluluk yüklenip bu yükü başarıyla taşımış bir iş insanı olarak motivasyon kaynağınızı bizimle paylaşır mısınız? Size göre iş yaşamında ilerlemenin ve gelişmenin olmazsa olmazları nelerdir?
Genç yaşta sorumluluk almanın büyük bir girişimcilik örneği olduğunu, dinamizmin iş dünyasına önemli bir devinim kattığını düşünüyorum. İçimdeki enerji ve çalışkanlığı azimle işime, yeni projelere yansıtıyorum. Yeni bakış açıları katabilmek, değişen dünya düzenine ayak uydurmak ve yenilenmenin gençlerin iş dünyasına katılmasıyla daha da mümkün olduğu kanaatindeyim. Çalışmaktan beslenen, işi işle motive eden bir anlayış benimsiyorum. En büyük motivasyon kaynağım ise iş hayatında manevi tatminlerden biri olan çalışanlarımız ile doğrudan, verimli iletişim kurmak ve başarının besleyici gücüne inanmak.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.