“YAPAY ZEKA ÇÖZÜMLERİMİZ İLE ENGELLERİ ORTADAN KALDIRIYORUZ”

Dünyanın teknoloji gücünü elinde bulunduran şirketlerinden Microsoft, bu gücü gezegendeki tüm birey ve organizasyonlara daha fazlasını başarabilmeleri için destek olmak adına kullanıyor. Şirket, ürettiği tüm teknolojik ürün ve hizmetlerin engelli ya da engelsiz herkes için eşit erişilebilirlikte olması için çalışıyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Microsoft Türkiye Kurumsal Çözüm Satışlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Teknoloji Deneyim Merkezi Direktörü Elif Acar Özgüner öncelikli hedeflerini ve teknolojinin deneyimde yarattığı farklılıklara dair görüşlerini aktarıyor.

Geçtiğimiz aylarda Microsoft, Microsoft Türkiye ve iş ortaklarının geliştirdiği yapay zeka destekli erişilebilirlik çözümleri ile ilgili basın toplantısı gerçekleştirildi. Engelli bireylerin hayatlarını kolaylaştıran yapay zeka temelli teknolojiler tanıtıldı. Öncelikle bu projenin yola çıkış hikayesini ve içeriğini sizden dinleyebilir miyiz?

Misyonu gezegendeki tüm birey ve organizasyonlara daha fazlasını başarabilmeleri için güç katmak olan Microsoft için erişilebilirlik ve kapsayıcılık çok önemli ve öncelikli iki konu. Bu misyonun tüm insanlar için eşit derecede kapsayıcı olması gerekiyor. Dolayısıyla engelli insanların sosyal yaşamlarında ya da çalışma hayatlarında kendilerine büyük kolaylık sağlayacak araç ve servislerden mahrum kalması ya da bazı teknolojileri engelli olmayanlarla aynı ölçüde kullanamaması gibi bir seçeneği kabul etmiyoruz. Bu doğrultuda Microsoft’un ürettiği tüm teknolojik ürün ve hizmetlerin engelli ya da engelsiz herkes için eşit erişilebilirlikte olması için çalışıyoruz. Yeni teknolojiler bu kriter göz önünde bulundurularak geliştiriliyor. Mevcut teknolojiler ise mümkün olduğunca erişilebilir / kapsayıcı hale gelecek şekilde güncelleniyor. Erişilebilirlik sadece fiziksel engelleri bulunan bireyleri değil, aynı zamanda pusetiyle kaldırımda yürüyemeyen bir anneyi, otobüslere inip binerken zorlanan yaşlı insanları ve bunun gibi birçok farklı ve kişiye özel durumu da kapsıyor. Dolayısıyla bu konuya daha geniş bir perspektiften bakmak gerektiğini düşünüyoruz. Evlerimizi, ofislerimizi, uygulamalarımızı evrensel tasarımlar kullanarak dizayn ettiğimizde erişilebilirlik herkesi kapsayan bir kavram haline gelecek ve eşit şartlarda yaşayabileceğiz. Biz de Microsoft Türkiye olarak engellilerin hem sosyal hem çalışma hayatlarını yapay zekanın gücüyle iyileştirmek için çalışıyoruz. Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz erişilebilirlik etkinliğinde de sahneyi özellikle görme engellilere yönelik olarak geliştirdikleri teknolojilerle fark yaratan iş ortaklarımızla paylaştık. From Your Eyes ve WeWalk gibi son derece başarılı engelli girişimlerinin en az girişimleri kadar başarılı kadın liderlerine ve ilham verici kariyer yolculuklarına kulak verdik. Bize ve basın mensuplarına uygulamalarını anlatıp, demolar gerçekleştirdiler. Öte yandan Microsoft Türkiye yöneticileri de engelli bireylerin Microsoft’un yapay zeka uygulaması Copilot’u nasıl en verimli şekilde kullanabileceklerine dair sunumlar ve demolar yaptı. Günün sonunda yapay zekanın engelleri ortadan kaldırmada ne kadar büyük bir rol oynadığını ve oynamaya da devam edeceğini anlattığımız, son derece bilgilendirici ve verimli bir etkinliğe imza atmanın mutluluğunu yaşadık.

Bulunduğu sektörün en güçlü oyuncularından Microsoft Türkiye olarak, ülkemizin teknoloji ve sürdürülebilirlik açısından geldiği noktaya dair değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

Teknoloji, sürdürülebilirlik inisiyatiflerini hayata geçirme ve ölçmede en önemli araçlardan. Türkiye’nin her endüstrideki teknoloji arz ve talebi konusundaki potansiyeli ise tartışılmaz. Ülkemizde bulut teknolojilerinin kullanımının artışı ile paralel sürdürülebilirlik anlamında da iyileşmeler gözlemleyeceğiz. Microsoft veri merkezlerinde iş yüklerini çalıştıran kurumlarımızın, teknoloji karbon ayak izinde yüzde 90’a varan oranlarda iyileştirme ölçtüklerini görüyoruz. Bu alandaki global müşteri örneklerimiz arasında yerini alan Arkas Holding, altyapı yatırımlarının odağına sürdürülebilirliği koyuyor. 2018 yılında Microsoft Azure Cloud’a geçen Arkas, bu sayede yüzde 62’si operasyonel, donanımsal ve veri merkezi altyapısı verimliliğinden, yüzde 38’i yenilenebilir enerji alımlarından olmak üzere yüzde 99,58 karbon tasarrufu elde etti. Bu tasarruf rakamı 1,4 milyon mil araba kullanımına eşit. Arkas BT ekibi, karbon tasarrufunu ölçmede Microsoft ile birlikte çalışarak ”Microsoft Emisyon Etkisi Kontrol Paneli”nden de faydalandı ve bu çözümü ileriye dönük bulut karbon ayak izini takip etmek için kullanıyor. Ülkemizde bu alanda henüz işin başındayız ama tüm gücümüzle çalışıyoruz diyebiliriz. Türkiye, global firmaların getirdiği teknolojik çözümlerin üzerine kendi yerel gücünü inşa ederek hem teknoloji ile katma değer yaratma hem de sürdürülebilirlik konusunda kazanım yaratma potansiyeline sahip. Bunun son dönem güzel örneklerinden biri olarak Microsoft ve Sabancı Holding şirketlerinden EnerjiSa Üretim arasında hayata geçirilen iş ortaklığına refere edebilirim. Enerjisa Üretim ile EMEA bölgesinde yenilenebilir enerji üretimine ilişkin inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı imzaladığımız iş birliği anlaşması ile Senkron Enerji Dijital Hizmetler’in ürettiği dijital ürün ve hizmetleri pazara sunmada ortak hareket etmeyi hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik temelli bu iş birliği kapsamında, üretken yapay zeka, CoPilot, Microsoft Sustainability Manager, Dynamics365 Asset Yönetimi gibi ileri teknolojilerin potansiyelini birlikte hayata geçirmeyi amaçlıyoruz.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.