“UÇTAN UCA PROAKTİF İNSAN KAYNAKLARI KÜLTÜRÜ YARATIYORUZ”

Giyimden teknolojiye, seyahatten gıdaya birçok farklı sektörden markalarla iş birliği yaparak kullanıcılarına ve iş ortaklarına “Koşulsuz Müşteri Mutluluğu” ilkesiyle hizmet veren Hopi, pazarlama teknolojileri şirketi olma vizyonu ile sektöründe gündemi yönetmeye devam ediyor. Küresel dijitalleşme sonucu ortaya çıkan yetenek kazanımına dair stratejiler geliştiren şirket, önceliğini “işe alım” sürecine veriyor. Hopi İnsan Kaynakları ve Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Egemen Ercebeci Business Türkiye’nin sorularını yanıtlıyor ve değişen İnsan Kaynakları süreçlerini bizlerle paylaşıyor.

Arza, yani açık pozisyonu kapatmaya yönelik İnsan Kaynakları yönetimi yerini, talebi karşılamaya odaklı ve her zaman yetenek avında olan aktif bir yaklaşıma bırakıyor. Bir anlamda, CHRO’ların görevi reaktiften proaktife dönüyor. Hopi olarak “Anında iş gücü” mottosu kapsamında yaptığınız çalışmalar neler?

“Küresel dijitalleşme hareketi”, toplumu başta ekonomik, siyasi ve kültürel olmak üzere birçok alanda etkiledi. Endüstri 4.0’ın getirdiği zorunlu değişim, yetenek kazanımına bakışımızı da baştan sona değiştirdi. İnsan kaynakları fonksiyonu artık sadece insanlarla ilgili konularda liderlik yapan bir rol olmakla kalmayıp aynı zamanda “insanı” merkeze yerleştirerek şirketlerin daha adil, daha iyi, daha insancıl olmasını sağlayan oldukça önemli bir departman haline geldi. “Anında iş gücü” diyebilmek için sadece işe alım sürecindeki stratejik adımları değil şirketin sahiplendiği İK kültürü ve uyguladığı çalışan deneyimi çalışmalarını da sürece dahil etmek ve uçtan uca proaktif bir İK kültürü yaratmak gerekiyor. Bunun için de daha dijital, daha çevik ve teknolojik bir yapı kurmak şart. Elbette Hopi için de anında iş gücü çok değerli. Bu nedenle Hopi’nin yenilikçi ruhuna ayak uydurabilecek, birlikte hayal kurabileceğimiz kişilerle karşılaştığımızda odağımız sadece arz değil adayın yeteneği ve kişiliği doğrultusunda yer alabileceği en doğru sorumlulukları belirlemek oluyor. Ayrıca Hopi, çalışanlarının hayalleri ile büyüyen, daima yeni şeylerin söylendiği ve demokratik katılım ortamının sağlandığı bir çalışma alanı. Bu bize hem yeteneği elde tutmak hem de proaktif olarak yeni yetenekleri ekosistemimize dahil etmek noktasında avantaj sağlıyor. Diğer taraftan pazarlama teknolojileri şirketi olarak iş yapış şeklimiz kadar insan kaynakları süreçlerimizi de teknoloji ile destekliyoruz. Robotik süreç otomasyonu (RPA) teknolojisini etkin şekilde kullanmak üzere bir proje başlattık. Önceliğimizi “işe alım” sürecine verdik. Yakın zamanda da işe yeni başlayan Hopili’ye gönderilecek bilgilendirmeler, yönlendirmeler için RPA teknolojisini kullanmaya başlayacağız

İnsan kaynaklarında risk, yalnızca veri korunmasıyla kısıtlı değil. Risk faktörlerinin başını çeken zayıf işe alım kararları ve yeteneğin kısa süreler içinde işten ayrılmasını önleme noktasında ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?

Çalışan bağlılığının anahtarı artık çalışan deneyimi. Şirketin ilettiği doğru mesajlar, çalışanların aidiyet duygusunun artmasına katkıda bulunuyor. Konuyla ilgili alanda hizmet sunan bir danışmanlık şirketi tarafından yapılan araştırmaya göre çalışan deneyimi, performansı yüzde 56’ya kadar yükseltirken, turnover oranlarını yüzde 50’ye, işe devamsızlık oranlarını ise yüzde 75’e kadar düşürüyor. Hopi’deki işveren markası deneyiminin, her bir çalışanın kariyerinde yer etmesini istiyoruz. Bu bakış açısı bize “Wehopi for Dreamers” çalışan deneyimi platformunu kurmak için ilham oldu. Hopi’de, çalışanlarımızın hem Hopi hem de kendi kariyer planları için kurdukları hayalleri gerçekleştirmeleri adına imkan yaratılmış durumda. Yarattığımız apoletsiz ve şeffaf çalışma ortamında Hopililer belirli ilkelere uyum şartıyla daima karar süreçlerine yöneticisi ile birlikte dahil oluyor. Hopi’yi bir işveren markası olarak farklı kılan en temel özelliği ise alınan her kararda, ilk değerlendirdiğimiz kriterin öncelikle adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olup olmadığı. Hopi, unvanlardan bağımsız kararların birlikte alındığı, demokratik bir ortam. Bu da bizim yeteneklerle olan birlikteliğimizin daha uzun soluklu olmasını sağlıyor.

Her geçen gün artarak büyüyen yetenek kıtlığına dair ne düşünüyorsunuz? Bu konuda çözüm stratejileriniz nasıl?

Her çalışan benzersiz ve herkes farklı bir hikaye yazabilir. Süreç, doğru kişiyi doğru pozisyonda görevlendirmekle başlıyor ama mevcut yeteneği içeride geliştirmek herkes için çok keyifli bir süreç. Pek çok şirketin eğitim ve kariyer gelişimi için sistemleri mevcut ama öncelikle çalışanı tanımak ve doğru yönlendirebilmek gerekiyor. Türkiye’de mentorluk ve koçluk sistemlerinin kullanımı yeni yeni oturuyor. Ben gelişimin burada atılacak doğru adımlarla sağlanacağına inanıyorum.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.