Yaratıcılığın yakıtının merak olduğuna inanan BuKafa, kendisini “yaklaşım ajansı” olarak tanımlıyor. Farklı disiplinlerden ve hayat görüşlerinden oluşan ekibiyle yaratıcı çalışmalara imza atan ajans, yaptığı işlerde de fikirleri ve kanalları birbirini güçlendirecek şekilde bir araya getiriyor. Alanında güçlü markalarla çalışan BuKafa’nın dikkat çeken projeleri arasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı adına TGA (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı) ile birlikte gerçekleştirdiği Türkiye’nin ilk dijital turizm platformu olan GoTürkiye.com da bulunuyor. BuKafa Ajans Başkanı Ömer Çelik sorularımızı yanıtlayarak, proje yaklaşımlarını ve izledikleri yöntemleri aktarıyor.
Farklı disiplinlerden bir araya gelen ekibiniz ile sektörde beklenti ve sınıflandırmaların ötesinde hizmet veren bir ajans olarak öncelikle sizden şirketinizin yola çıkış hikayesini öğrenebilir miyiz?
Kişisel olarak benim iletişim ve ticarete olan ilgimi ve saygımı bir kenara bırakacak olursak, BuKafa’yı kendi hikayesini kendi yazmakta olan, yaşayan bir yer olarak tanımlayabilirim. Hani “her kafadan bir ses çıkması” derler ya… Bu söz, aslında olumsuz bir durumu, birbirini dinlemeyen, kendi bildiğini okuyan insanların kakafonisini anlatır. İşte bizim asıl hikayemiz bu! Her kafadan bir ses çıkarken, bu durumu yönetebiliyor oluşumuz. Bir yandan da kendimizi kategorize etmekten de pek hoşlanmıyoruz, biz şu ajansıyız, biz bu ajansıyız dememeye çalışıyoruz. İşin ajans boyutu, yapbozun sadece bir kısmı.
Prestijli işlere imza atan güçlü bir şirket olarak, yürüttüğünüz faaliyetleri ve çalışma modelinizi anlatır mısınız?
İlla ajans diyeceksek, geleneksel, modern ya da dijital, her türlü sınıflandırmanın ötesinde, bütünleşik yaratıcı çözümler peşinde olan bir ”yaklaşım ajansıyız” diyebiliriz. Pazarlama, reklam ve teknolojinin, her an, her insanla anlık etkileşim halinde olduğu bu zamanda ürünleri ve hizmetleri farklı dinamiklerdeki farklı kanallardan, doğru yaratıcı stratejilerle gerekli insanlara yaklaştırıyoruz. Bizim organik olarak bağımız olan bir yazılım şirketimiz, bir etkinlik şirketimiz, bir prodüksiyon şirketimiz ve hepsinin ortasında yer alan bir BuKafa var. Temelde 110 kişiden söz ediyorum ki proje bazlı daha da kalabalık oluyoruz. Tüm bilgi, mümkün olduğu kadar sadeleştirilerek BuKafa üzerinden akıyor ve hızla aksiyon alınıyor. Hedef neyse, yöntem belirleniyor, bileşenler belirleniyor, mümkün olanlar bünyemizde üretiliyor. BuKafa Medya olarak yürütebileceğimiz tüm operasyonları en pratik şekilde kendimiz yürütmeye özen gösteriyoruz. Kimi durumlarda ise alanında hangi şirket ya da kişi iyiyse onlarla iş birliğine gidiyoruz. Müşterilerimizle de masanın iki tarafı gibi değil yan yana bir anlayışta, aynı tarafta çalışıyoruz. Mümkün olduğu ölçüde müşterilerimiz arasında da sinerji yaratmaya çalışıyoruz
BuKafa olarak, proje yaklaşımlarınız ve izlediğiniz yöntemler neler? Halihazırda hangi markalarla çalışıyorsunuz?
Her markanın kendi kimyası, dünyası ve kumaşı var. Aynı formülleri işletemezsiniz. Her şeyden önce durumun, ihtiyacın ve potansiyelin iyi okuduğundan emin olmak lazım. Bu da o duruma özel tüketici içgörülerini keşfetmekten, kendi brief ’ini kendin yazmaktan geçiyor. Bu konuda çok iyi iş ortaklarımız var. Hızla tüketici araştırmaları yapabiliyor, markalarımıza doğru içgörüler çevresinde yaratıcı stratejiler önerebiliyoruz. Yaratıcı düşünürken çok eğlenebilirsiniz ama yaratıcı strateji olmadan aynı yöne bakamazsınız. Çalıştığımız müşterilerimiz arasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TGA (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı), AKM (Atatürk Kültür Merkezi), Beyoğlu Kültür Yolu, Sağlık Bakanlığı, USHAŞ, HealthTürkiye, D’S Damat, D-Smart, D-Smart GO, Dramax, Büyüvit, SkyTech gibi çok sayıda kurum ve markayayı sayabilirim.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.