”GELECEĞİN ROTASINDA ORTAK DEĞERLER PUSULA GÖREVİ GÖRÜR”

Hedeflerinin temelini “sorumluluk bilinciyle yolcuları karşılamak, havalimanları işletmek ve tasarlamak” olarak tanımlayan TAV Havalimanları, kurulduğu yıl olan 1997’den bu yana küresel havacılık sektöründeki faaliyetleriyle bir başarı hikayesi yazıyor. Benzersiz iş modeliyle, modern havalimanı deneyimindeki standartları belirleyen şirket, havalimanı değer zincirinin her noktasında yüksek kalitedeki hizmet anlayışla rakiplerinden ayrışıyor. Tüm zorluklara rağmen geçtiğimiz üç yılda aldıkları doğru kararlar ile gelecek büyümesi için sağlam bir zemin oluşturduklarını ifade eden TAV Havalimanları CEO’su Serkan Kaptan, güçlü bir atakla gerçekleştirdikleri yatırım programının başarıyla sürdüğünün altını çiziyor. Hedef pazarlarının, Orta Asya, Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika olduğunu belirten Kaptan, farklı ülkelerin kültürüne, iş yapma biçimlerine uyum sağlama yeteneklerinin gücüne de dikkat çekiyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Serkan Kaptan, küresel ölçekte süren gelişmelerin havacılık sektörüne etkilerini, kriz yönetiminin inceliklerini ve opeRasyonel faaliyetleri ile yarattıkları ekonomik değerin yanı sıra sürdürülebilirlik stratejilerini bizlerle paylaşıyor.

Dünyanın lider havalimanı işletmecileri arasında yer alan TAV Havalimanları, geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında 5 milyar 370 milyon TL ile beklentilerin üzerinde net dönem kârı elde ederek 2023’ü başarıyla kapattı. Öncelikle 2023 yılı için genel değerlendirmelerinizi ve şirket bazında geldiğiniz noktaya dair analizlerinizi alabilir miyiz?

2023, tüm belirsizliklere karşın küresel ölçekte ve Türkiye’de havacılık sektörü için beklentilerin üzerine çıkan bir yıl oldu. Yıla, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, 6 Şubat depremleri, seçim ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle temkinli başladık. Avrupa’nın sınırında iki senedir süren savaş, jeopolitik güç dengeleri ve ekonomi üzerindeki etkilerinin yanı sıra Türkiye’nin turizmdeki en büyük pazarlarından ikisini doğrudan etkiliyor. Yıla başlarken olası senaryoları planlarımıza dahil ettik ancak bu çatışmanın beraberinde getirdiği riskleri, ne zaman ve nasıl sonlanacağını tahminde bulunmak hala güç. Türkiye’nin güneydoğusunda oldukça geniş bir bölgede ciddi yıkıma yol açan depremler ise hepimizi derinden etkiledi. Bu beklenmedik şok karşısında, bölgedeki çalışanlarımıza ve yurttaşlarımıza yardım edebilmek için hızla organize olduk. Depremin ilk günlerinde kamu otoritesiyle iş birliği içinde afet konusunda eğitimli ekiplerimizi arama-kurtarma çalışmalarına destek vermek için yönlendirdik. Aynı zamanda tüm şirketlerimizin imkanlarını seferber ederek, çalışanlarımızın gönüllü katkılarını da organize ederek bölgeye yemek, araç ve diğer ihtiyaç malzemelerini götürdük. Depremde ne yazık ki iki çalışma arkadaşımız yaşamını yitirdi. Bölge havalimanlarının çalışır durumda kalması için oradaki operasyonlarımıza diğer illerden destek sağladık. İlerleyen günlerde de Hatay’da “Havacılık Kent” adını verdiğimiz ve 2 bin 500 depremzedeye ev sahipliği yapan bir yerleşke kurduk. Bölgedeki ihtiyaçları takip etmeye ve destek vermeye devam ediyoruz. Depremle birlikte mayıs ayında gerçekleşen seçimler de gerek ekonomik faaliyetlerde gerek turizmde bir duraklamaya yol açtı. Enflasyon ve kur seviyelerinin getirdiği gelir-gider dengelerindeki sapma, yaz sezonu yaklaşırken Türkiye’nin rekabette bir miktar geride kalmasına yol açtı ve bunu da rezervasyonlardan gördük. Küresel ekonomide süren resesyon endişeleri ve enflasyonist ortam da temkinli davranmamıza yol açtı. Bununla birlikte seçim sonrası ekonomi yönetiminin aldığı kararlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın aktif çabaları güçlü bir yaz sezonu geçirmemizi sağladı. Bakan Mehmet Nuri Ersoy, sektörün içinden geliyor ve uzun süredir bu görevde yer alıyor. Seçim sonrasında da kabinede kaldı ve proaktif şekilde süreci yöneterek Türkiye’ye yönelik turizm talebinin canlanmasını sağladı. Sonuçta 2023 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 arttı ve 50 milyona yaklaştı. TAV Havalimanları açısından bakacak olursak, 2023’te finansal ve operasyonel olarak tüm hedeflerimize ulaştık. Bugün 8 ülkede 15 havalimanı işletiyoruz. 2023’te tüm havalimanlarımızda toplam 95,6 milyon yolcuya hizmet verdik. Bu rakam önceki yıla göre yüzde 22, pandemi öncesi 2019 yılına göre de yüzde 7 artış anlamına geliyor. Daha da önemlisi, bizim ana gelir kaynağımız olan dış hat yolcu trafiğimiz pandemi öncesine göre yüzde 13’ün üzerinde gerçekleşti. Aynı şekilde 1,3 milyar euro civarında olan yıl sonu gelir beklentimizi de yakalayacağız. Daha detaylı olarak bakarsak, Tunus hariç portföydeki tüm havalimanları pandemi öncesi trafiği yakaladı ve geçti. Özellikle Kazakistan’ın Almatı Havalimanı 2019’a göre yüzde 49 artışla 9,5 milyon yolcuyu geçti. Yine Medine Havalimanı, hac ve umre kısıtlamalarının kalkmasıyla geçen yıla göre yüzde 49 büyüdü ve 9,4 milyon yolcuyu aştı. Servis şirketlerimizle birlikte 29 ülkede 108 havalimanında varız. ATÜ Duty-Free, BTA, Havaş, TAV Güvenlik, TAV İşletme Hizmetleri ve TAV Technologies, tüm şirketlerimiz kendi alanlarında ciddi başarılar elde etti. Sonuçta 2023’te küresel ölçekte sektör ortalamasının üzerinde bir büyüme yakaladık.

Özellikle son birkaç yıldır zorlu geçen, büyük değişim ve dönüşüm dönemlerinin etkisini küresel ölçekte her sektör kendi oluşumu içerisinde yaşarken, TAV Havalimanları olarak pandemiyle birlikte başlayan ve giderek hızlanan bu süreçten önce finansal ve operasyonel olarak hangi noktadaydınız? Zorlu sürece, şirket ölçeğinde nasıl bir tabloyla giriş yaptınız?

TAV Havalimanları 27 yıllık bir tarihe sahip ve dünyada havalimanı işletmeciliği sektörünü oluşturan birkaç marka arasında yer alıyor. Ben de bu yolculuğun başından beri şirketin gelişimine tanıklık ediyorum ve katkı sunuyorum. Bu tarihe baktığımız zaman havacılığın her zaman krizlerle iç içe olduğunu görüyoruz. Özellikle bizim hedef pazarlarımız olan gelişen ekonomilerde finansal ve politik krizler, savaşlar, doğal afetler ve salgınlar yaşanıyor. Havacılık da doğası gereği krizlerden en fazla etkilenen sektörlerden biri. Öte yandan, deneyimlerimiz gösteriyor ki krizden çıkışı da hızlı oluyor. Çünkü havacılık bilişimle birlikte küreselleşmenin itici iki ana sektöründen biri. İnsanların ve ürünlerin yer değiştirmesi dönemsel etkiler olsa da artarak devam ediyor. Bununla birlikte pandemi daha önce hiç görmediğimiz bir krize yol açtı. Sağlık krizi, ekonomik krizi de tetikledi. Tarihte ilk kez üç ay boyunca tüm dünyada uçaklar yerde kaldı. Hiç kimse krizin ne kadar süreceğini öngöremiyordu ve planlama yapmak imkansızdı. Havacılığın altın yılı olan 2019’da küresel ölçekte yaklaşık 9 milyar yolcu vardı. Ertesi yıl bu rakam 3 milyarın altına indi. Geriye dönüp baktığımızda ise şunu görüyoruz: Türkiye, pandemi döneminden güçlü şekilde çıkmayı başardı. Kamu otoritesi ve tüm paydaşların iş birliğiyle seyahat yasaklarının kalkmasıyla birlikte sektör hızlı bir toparlanma sürecine girdi. THY ve Pegasus, Avrupa’da en hızlı toparlanan havayolları arasında. İstanbul ve Antalya yine en hızlı toparlanan destinasyonlar arasında. TAV Havalimanları olarak biz de süreci çevik şekilde yönetmeyi başardık. 15 havalimanından oluşan dengeli bir portföy yönetiyoruz. Bu da bizi risklere karşı korunaklı, fırsatlar karşısında avantajlı hale getiriyor. Pandemi döneminde devlet desteğinden de yararlanarak çalışanlarımızı korumayı başardık. Böylece 2022’de kısıtlamalar kalkıp talep güçlü şekilde geri döndüğünde bunu karşılamaya hazırdık. Sonuçta küresel rakiplerimizden çok daha hızlı şekilde toparlanmayı başardık. Dahası, bu dönemde fırsatları değerlendirdik ve TAV Havalimanları’nın geleceğini güvence altına alan üç önemli proje kazandık. Kazakistan Almatı Havalimanı’nın hisselerini satın aldık. Antalya Havalimanı’nda işletme süremizi 2052’ye, Ankara Esenboğa’da 2050’ye kadar uzattık. Böylece portföyümüzün ortalama işletme süresi sekiz yıldan 30 yıla çıktı. Tüm zorluğuna rağmen geçtiğimiz üç yılda aldığımız doğru kararlar ile TAV Havalimanları’nın gelecek büyümesi için çok güçlü bir zemin oluşturduk. Aynı zamanda 2019’da portföyümüzden çıkan Atatürk Havalimanı’nın yarattığı boşluğu, pandemiye rağmen 6-7 yıl içinde kapatacak bir rotaya girdik

TAV Havalimanları’nın güçlü bir atakla birlikte 1,2 milyar dolarlık yatırım programı oluşturduğunu biliyoruz. Almatı, Antalya ve Ankara’da devam eden yatırımlarla ilgili gelinen noktalardan bahsedebilir misiniz?

Her üç havalimanındaki yatırımlarımız da öngördüğümüz şekilde ilerliyor. Almatı’da yaklaşık 200 milyon dolar, Antalya’da ilk etapta yaklaşık 750 milyon euro ve Ankara’da yine ilk etapta yaklaşık 210 milyon euro yatırım yapıyoruz. Almatı’da şu an çalışmaların gerçekleşme oranı yüzde 85’i aştı. Yeni terminali 2024 ortasında açacağız. Yıllık yolcu kapasitesi 14 milyonu aşacak, ticari gelirlerimiz çeşitlenecek ve yolcu memnuniyeti artacak. Tüm birikimimizi kullanarak Almatı’yı bu bölgedeki yeni fırsatlar için vitrinimiz haline getiriyoruz. Antalya’da şu an çalışmalar yüzde 60 düzeyinde. Antalya ve Ankara’daki yatırımlarımız 2025’te tamamlanacak. Antalya ilk etapta 65 milyon kapasiteye ulaşacak. Yine yolcu deneyimini geliştirmek ve hava yollarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere ciddi bir kapasite yaratacağız. Son olarak şunu vurgulamak isterim: Bu yatırım programına devlete yaptığımız ön ödemeleri, Almatı satın alma bedelini ve diğer havalimanlarımıza yaptığımız yatırımları da katarsak son üç senede 2,3 milyar euro tutarında yatırıma ulaştık. Küresel piyasaların çok da elverişli olmadığı, faizlerin yüksek seyrettiği bir dönemde bu kaynağı yaratabilmeyi TAV Havalimanları’nın itibarına ve çalışanlarımızın emeklerine borçluyuz. Aynı şekilde, Aralık 2023’te tarihimizin ilk tahvil ihracını gerçekleştirdik. Burada elde ettiğimiz sonuç, Türkiye’deki en başarılı tahvil ihraçlarından biri olarak tarihe geçti. Aynı kapsamda aldığımız derecelendirme notları da Standard&Poors’dan BB ve Fitch’ten BB olmak üzere bu başarının altını çizdi

Yatırımların merkezinde yer alan stratejileri ve hedefleri sizden dinleyebilir miyiz? Şirket olarak yatırımlarla birlikte dönüşeceğiniz profilin ana hatları neler?

Antalya Havalimanı’na 2018 yılında ortak olduk ve Fraport ile birlikte başarılı bir işletme yürütüyoruz. Antalya, yatak kapasitesi bakımından Akdeniz çanağındaki en büyük turizm merkezi. Orta ve uzun vadede bu kapasitenin büyüme potansiyeli de var. Bu bölge eşsiz bir doğaya, tarihi ve kültürel zenginliğe ve tüm yıla yayılabilecek etkinlikler için gerekli tüm altyapıya sahip. Geçtiğimiz yıllarda kış döneminde trafiği artırmak için paydaşlarımızla iş birliği içinde kapsamlı bir program yürüttük ve başarı sağladık. 2023’ü 35,5 milyon yolcuyla kapatan Antalya’da kapasite ihtiyacı vardı ve Ulaştırma Bakanlığı, DHMİ bu konuda adım atarak projeyi ihaleye açtı. Biz de en iyi teklifi vererek işletme süremizi uzattık ve havalimanını geliştirmek üzere de hızla çalışmalara başladık. Bu yatırım, Antalya’nın uzun vadeli turizm potansiyelinin gerçekleşmesi için önemli bir aşama olacak. Aynı şekilde Almatı da Çin’den Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’ya kurulan ticaret ağının önemli bir ayağı. Bu özelliğiyle gerek yolcu gerek kargo tarafında ciddi büyüme potansiyeline sahip. Ankara da Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı ve bir hub olarak büyüyor. Oradaki yatırım, başkent havalimanımızı uzun vadeli olarak geliştirecek. Bütün bu yatırımlar, servis şirketlerimiz için de yeni olanaklar yaratacak. Aynı zamanda yolcu deneyimini üst düzeye çıkararak ticari gelirlerimize katkı sunacak.

Küresel ölçekte devam eden jeopolitik ve ekonomik huzursuzlukların havacılık sektörüne etkilerini nasıl okuyorsunuz? Gelecek adına sektörü bekleyen gelişmelere dair öngörülerinizi ve ülkemizin içinde bulunduğu duruma dair görüşlerinizi alabilir miyiz?

Son 20 yıla baktığımızda, bilişim teknolojileri, bilginin ve sermayenin serbest dolaşımını mümkün hale getirdi. Ulaşım ve özellikle de havacılıkta insanların ve ürünlerin hızlı, konforlu ve erişilebilir şekilde dolaşımını sağladı. Bugün küreselleşmenin ülkeler arasında yarattığı eşitsizlikler, göç gibi sorunlar nedeniyle sınırların tekrar güçlendiğini görüyoruz. Ancak orta ve uzun vadede dengenin sağlanacağını ve küresel dolaşımın önüne geçmenin mümkün olmayacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla, havacılık tüm risklere ve krizlere rağmen uzun vadede büyümesini sürdürecek. Boeing ve Airbus gibi uçak üreticilerinin, IATA ve ACI World gibi sektör birliklerinin yaptığı analizler bunu açıkça gösteriyor. 2019’da yaklaşık 9 milyar olan küresel yolcu sayısının 2040’larda ikiye katlanacağı öngörülüyor. Yolcu trafiğindeki bu artış beraberinde yaklaşık 2,4 trilyon dolarlık havalimanı yatırımı getirecek. Bizim sahip olduğumuz bilgi birikimi, finansal ve operasyonel kabiliyetlerimizle buradan ciddi pay alabileceğimizi düşünüyoruz. Havacılığın merkezinin doğuya doğru kaydığını görüyoruz. Kuzey Amerika ve Avrupa doygun pazarlar. Öte yandan Orta Asya, Afrika ve Pasifik bölgesinde ekonomiler gelişirken ve orta sınıf genişlerken, büyümenin dünya ortalamasının üzerinde olacağı öngörülüyor. Bizim de TAV Havalimanları olarak hedef pazarlarımız, Doğu Avrupa ve Orta Doğu’yla birlikte bu bölgeler.

Toplam 8 ülkede, 15 havalimanı işletmesinde bulunan bir şirket olarak, bu lokasyonlarda iş modelinize dair bilgileri alabilir miyiz? Dünyada yatırım fırsatları için odaklandığınız lokasyonları ve yine yurt dışında büyümeye dair stratejilerinizi öğrenebilir miyiz?

Bizim iş modelimiz, organik ve inorganik büyümeye dayanıyor. Bu kapsamda hedef pazarlarımızda yeni fırsatları değerlendirirken, portföyümüzde bulunan havalimanlarına yeni havayollarını çekmek ve yolcu deneyimini çeşitlendirerek ticari gelirlerimizi artırmak için çalışıyoruz. TAV Havalimanları’nı, dünyadaki rakiplerinden ayrıştıran özgün bir iş modeli var. Servis şirketlerimizle birlikte havalimanı operasyonunun her alanında faaliyet gösteriyoruz. Genellikle yurt dışında gittiğimiz ülkelerdeki en büyük yabancı yatırımcılardan biri oluyoruz. Farklı ülkelerin kültürüne, iş yapma biçimlerine uyum sağlama yeteneğimiz güçlü. Sahip olduğumuz bilgi birikimini, yeni aldığımız projelere taşıyarak artı değer üretiyoruz. İlişkide olduğumuz 200’den fazla hava yolu var. 2023 itibarıyla gelirlerimizin yaklaşık yüzde 60’ı yurt dışı operasyonlarımızdan geliyor. Yurt dışında şu an takip ettiğimiz Karadağ ve Kuveyt’te projeler var. 2024’te bu projelerde gelişmeler olabilir. Finansal ve operasyonel yetkinliklerimizle uyumlu yeni çıkacak fırsatları da değerlendirmeye devam edeceğiz.

Küresel ölçekte yaşanan en stratejik dönüşüm kuşkusuz dijitalde gerçekleşti. Bu bağlamda, çatınız altında bulunan TAV Technologies ile Türkiye’den tüm dünyaya teknoloji ihraç eden bir şirket olarak konu hakkındaki çalışmalarınızı ve projelerinizi anlatır mısınız? TAV Technologies ile yarattığınız farklılıklar neler?

TAV Havalimanları olarak işlettiğimiz havalimanlarını kapsayan bir “Smart Airport” projemiz var. Bu proje kapsamında şu an var olan en gelişmiş teknolojilerin kullanıldığı uygulamaları havalimanlarımıza adapte ediyoruz. Üç yıllık bir yol haritası belirledik ve burada her havalimanı için ihtiyaca uygun hedefler koyduk. Çalışmalar, bu yol haritasına uygun şekilde sürüyor. Bizim yarattığımız çözümlerin bir dışarıdan görünen yüzü, bir de görünmeyen tarafı var. İlki hepimizin kullandığı, uçuşumuzla havalimanındaki hizmetlerle ilgili bilgi aldığımız mobil uygulamalar, bilgi ekranları, kiosklar… İkincisi ise havalimanı gibi karmaşık bir operasyonun hızlı ve yüksek kalitede gerçekleşmesini sağlayan uygulamalar. TAV Technologies, geliştirdiği ürün ve hizmetleri bizim işletmediğimiz havalimanlarına da taşıyor. Bakanlık onaylı bir araştırma-geliştirme merkezi statüsünde 200’den fazla mühendis çalışıyor. Şu ana kadar 40’tan fazla yazılım ve servis geliştirdik. Özellikle de son iki yılda önemli bir atılım yaptık. Amerika’da, Uzakdoğu’da, Afrika’da 40’tan fazla havalimanında TAV Technologies’in çözümleri kullanılıyor. Şirket, 2022’de 88,3 milyon euro ciroya ulaştı. Grubun toplam cirosunun yaklaşık yüzde 8’ini üretti. Gelirlerinin yüzde 62’sini de grubun işletmediği havalimanlarından kazandı. Son olarak, bizim ana hissedarımız Groupe ADP ile 2019’da ilkini düzenlediğimiz havacılık alanında çalışan start-up’ları desteklemeyi ve olası iş birliklerinin önünü açmayı hedefleyen bir programımız var. Pandemi nedeniyle ara verdiğimiz bu çalışmayı 2024’te yeniden canlandırmayı planlıyoruz.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.