GÜÇLÜ MARKALARIN OLMAZSA OLMAZI KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK KAMPANYALARI
Küreselleşmeyle birlikte artan rekabet ortamı işletmelerin fark yaratmada bir araç olarak sosyal sorumluluk anlayışına önem vermesine neden olmaktadır. İşletmelerin varlıklarını sürdürmeleri, içinde bulundukları toplumdan onay ve destek aldıkları sürece mümkün olmaktadır. İşletmelerin gündelik yaşantımızdaki öneminin giderek artması, işletmelerin topluma olan sorumluluklarında da artışa yol açmaktadır. Buna paralel olarak toplumun da işletmelerden beklentileri artmaktadır. İşletmelerin bu sorumluluklarını nasıl algıladığının yanı sıra paydaşları tarafından nasıl algılandıkları önemli hâle gelmiştir. Küreselleşmenin çok yoğun olarak hissedildiği günümüzde işletmeler yarattıkları markalar ile tüketiciler arasında duygusal bağlar oluşturarak paydaşlarıyla etkileşime geçmek istemektedirler. Özellikle ekonominin ilerlemesinde ve gelişmesinde önemli roller oynayan büyük ölçekli işletmeler açısından sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunmamak gibi bir seçenek kalmamıştır, bu toplum tarafından mutlaka yapılması gereken bir görev olarak görülmeye başlanmıştır. Kurumsal sosyal sorumluluğun hem işletmeler için hem de toplum için etkili ve faydalı bir araç olduğu görülmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri işletmelerin itibarına, marka değerine ve tüketicilerin işletme ile ilgili olan algılarına pozitif olarak katkı sağlamaktadır. Kampanyaları yürüten işletmeler tüketiciler tarafından samimi algılandığı takdirde, hem tüketicilerin güvenlerini kazanmaktadırlar hem de tüketicilerle GÜÇLÜ MARKALARIN OLMAZSA OLMAZI KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK KAMPANYALARI bağlarını kuvvetlendirip marka sadâkati yüksek bir gruba da sahip olabilmektedirler. Tüketiciler sosyal sorumluluk kampanyalarını desteklemek için bile daha önce müşterisi olmadıkları ürünleri veya hizmetleri satın almaktadırlar. Kampanyalar daha önce markanın ürünlerini tercih etmeyen tüketicilere ulaşmak için de alternatif bir yol olabilmektedir. Aynı zamanda tüketiciler sorumlu hareket eden markaları satın aldıklarında kaynakları tükenen ve küresel ısınma tehdidi altındaki dünyaya pozitif bir katkı yaptıkları düşüncesiyle kendilerini daha iyi hissetmektedirler. Böylece kurumsal sosyal sorumluluk marka ile kurumsal olarak bütünleşen, ürünün üretim şeklini etkileyebilen, tüm paydaşlarına fayda sağlayan ve ardından da markanın değerini yükselten önemli bir uygulama hâline gelmiştir. Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı ve uygulamaları ilk olarak sanayileşmesini tamamlamış olan gelişmiş batı toplumlarında ortaya çıkmıştır. Bu ülkelerdeki refah seviyesinin yüksek olması tüketicilerin harcanabilir gelirlerini temel ihtiyaçlarını gidermenin yanı sıra tasarruf etme ve sorumlu harcama eğiliminde olmalarına olanak sağlamıştır. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler sosyal sorumluluk faaliyetleriyle çok uluslu işletmelerin yürüttükleri faaliyetler sonucunda tanışmışlardır. Çok uluslu işletmeler bu ülkelerdeki yerel işletmeleri de sosyal sorumluluk faaliyetleri gerçekleştirip, içinde bulundukları topluma katkı sağlamaları ve bir nevi çözüm ortakları olmaları için teşvik edici bir rol üstlenmişlerdir. Hatta birçok çok uluslu işletme, iş birliği yapacağı işletmeleri seçerken sorumluluk sahibi olmasına dikkat etmektedir. Son yıllarda tüketiciler artık harcamalarını daha sorumlu yapma eğilimindeler, eskisine göre daha akıllı seçimler yapmakta, karar verme gücünü ellerinde tutmaktalar. Bu da onları önceki tüketici jenerasyonuna göre daha talepkâr kılmaktadır. Bu nedenle tüketiciler işletmelerden bir-çok şey beklemektedirler. İstekleri, beklentilerinin altında kaldığı takdirde tercih etmiş olduğu markayı hemen yenisiyle değiştirmekte bir
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.