Çalışma hayatınız boyunca üst düzey yöneticilik yaptınız, Türkiye’nin en güçlü 50 iş kadını arasında yer aldınız. General Electric’te sizin önderliğinizde birçok başarılı proje hayata geçti. Başarılı bir kadın lider olarak yönetiminizdeki farklardan, yürüttüğünüz projelerdeki öne çıkan özelliklerden ve yenilikçi bakış açınızın işinize yansımasından bahsedebilir misiniz?
Yirmi birinci yüzyılın ilk 20 yılını geride bırakırken dünyamızda pek çok şeyin nasıl büyük bir hızla değiştiğini hepimiz yaşayarak deneyimliyoruz. Eğitim-öğrenim şekilleri değişirken iş yaşamında alışık olduğumuz neredeyse tüm beceriler ve yöntemler de büyük bir dönüşüm içine girdi. Doğal olarak istihdam dinamikleri de bu değişimden payını alıyor. Mevcut teknolojilerin yayılımı, otomasyon, dijitalleşme gibi unsurları içine alan bir tabloda en önemli ve olumlu değişimin, kadınların iş ve toplumsal hayatta varlıklarının güçlenmesi olduğuna inanıyorum. Kadının ekonomiye ve iş dünyasına katılımı her zaman verimli sonuçlar veriyor. İş yaşamında hak ettiği yere gelmesi, kendi için, çalıştığı şirket için ve nihayetinde ülke için büyük bir potansiyele işaret ediyor. Bu inançla, şu anda tüm dünyanın gündeminde olan kapsayıcılığa ve özellikle kadınların iş yaşamında güçlendirilmesine her daim önem verdim. Çok köklü ve güçlü bir şirketi yönetmenin sorumluluğunun yanında 17 yıldır Türkiye’deki kadınların iş-yaşam dengesine katkıda bulunan projeler yürüttüm. Kariyerim boyunca her projede kapsayıcı, diğer iş kollarına ve şirketlere ilham veren çalışmalar sürdürdüğüm için çok mutluyum. Kişisel olarak çalışma hayatımda yeni şeyler öğrenmeye, yapamayacağımı düşündüğüm işleri yapmak için donanımlı olmaya, eğitimi her zaman sürdürmeye ve hedeflerimi başarmak için üstün çabalar sarf etmeye devam ettim. Tüm bunlar gerek şirketimizin gerekse benim elde ettiğim başarılarda en temel değerleri oluşturuyor.