Geçtiğimiz yıl yaşanan pandemi, küresel ölçekte adeta bir devrim meydana getirerek tüm alışkanlıklarımızın değişmesine yol açtı. Bu değişikliklerin en belirgin olanı da tüketici alışkanlıklarında gözlemlendi. Tasarrufu ön plana alan tüketiciler, ürün seçiminden alışveriş şekline kadar birçok yeni trendin ortaya çıkmasına da neden oldu. Çevreye duyarlı, değer yaratan ve müşterisiyle bağ kurabilen markalar öne çıktı. Dijitale yönelim artarken, buna entegre olabilen şirketler sürdürülebilir başarı için önemli adımlar attı. E-ticaret hacmi büyüdü ve markalar pazarlama adına dijital kanallara daha çok yatırım yapar oldular. Öyle ki, Statista’nın verilerine göre perakende sektörünün e-ticaret payının, 2023’te %22,4’e çıkması öngörülüyor
FIZIKI ALIŞVERIŞE DIJITAL DOKUNUŞLAR
Pandemi sonrasında gerçekleştirilen “Tüketici İçgörüleri Araştırması Türkiye Bulguları”na göre; en çok tercih edilen alışveriş yöntemi mağazada alışveriş, pandemi etkisiyle yerini dijital platformlara bırakıyor. Salgın sonrasında akıllı telefondan mobil alışveriş, %23’lük bir oranla tüketicilerin en çok tercih ettikleri yöntem olurken, bunu bilgisayar ve tablet gibi diğer mobil platformlarda yapılan alışverişler izliyor. Bu durumda, mağazacılıkta yeni anlayışların ortaya çıkmasına neden oluyor. İnovasyon önem kazanırken, tüketiciye interaktif şekilde dahil olabilecekleri deneyimlerin kapıları açılıyor. Mağazalarında bulunan ürün ve hizmetlerini, dijital destekli sosyal platformlara uygulamak, markalar için artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda. TÜKETiCi DÜNYASININ GELECEĞi ARAŞTIRMASI: ”DEĞiŞiM KALICI OLACAK” Yine söz konusu rapora göre; tüketicilerin mağaza içi deneyimlerini iyileştirmek için %46’yla otomatikleştirilmiş ödeme ve %45 ile de mağaza içi reyon bulma uygulamalarını tercih ettikleri görülüyor. Tüketicilerin mümkün olduğunca alışveriş süresini kısaltacak ve teması azaltacak yöntemlere yönelimleri dikkat çekiyor. Bunları; %36’yla akıllı telefonlara gönderilen kişiselleştirilmiş teklifler, %32 ile ürün ve hizmetleri sanal olarak deneyimleme (ör. artırılmış gerçeklik teknolojisi), yine %32’yle ürün tedarik zincirini takip edebilmek için taranabilir kodlar uygulamaları takip ediyor. Tüketiciler perakendecilerden tüm bu yollarla, mümkün olduğunca sorunsuz bir alışveriş deneyimi sunmasını bekliyor.
Kişiye özel pazarlama önerileri:
Coğrafi konum pazarlaması, yapay zeka odaklı algoritmalar ve diğer gelişmekte olan teknolojik araçlar, müşteri davranışını analiz ederek yönlendirmek konusunda markalara daha fazla yöntem sunuyor. Ödeme kolaylığı: Alışverişin ödemesini yapmak için kasa sırasında beklemek geçmişte kalıyor. Perakendeciler halihazırda sorunsuz ve kasiyersiz bir dizi ödeme yöntemi uyguluyor. Deneyimsel perakendecilik: Fiziksel perakendeciler için, tüketicileri mağazalara çekebilmek ve kişiselleştirilmiş müşteri deneyimini zenginleştirme yolları yaratması zorunluluk haline geliyor. Otomasyonda ileri seviye: Stok kontrol robotları, akıllı alışveriş sepetleri ve drone ile teslimat öne çıkmaya başlarken, otomasyon perakende deneyimini şekillendirmeyi sürdürüyor. MARKA VE SÜRDÜRÜLEBILIRLIK BEKLENTILERI Tüketiciler son dönemle birlikte, markalara yönelik beklentilerini yeniden oluşturuyor. Daha yüksek beklentiler içine giren tüketiciler; amaç odaklı, sosyal bilinç sahibi ve kendi değerlerine yakın olan markaları tercih ediyor. İnsan odaklı markalar ön plana çıkarken, tüketiciler markaların sosyal konularda harekete geçmesini istiyor. PwC Tüketici İçgörüleri Araştırması 2021, Türkiye Bulguları’na göre tüketiciler sürdürülebilirlik için en büyük sorumluluğun %56 oranında kamu kurum ve kuruluşlarına, %14 oranında da kendilerine ait olduğu görüşündeler.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.