“KÜRESEL İNSAN KAYNAKLARI TRENDLERİNDE YENİDÖNEM BAŞLIYOR”
Her aşaması birbirine bağlı dünyamızda bugün bir hamlenin bir diğerini etkilememesi mümkün değil. Bu etkilenme elbette tüm anlayışları değiştiriyor. Mutluluk, refah, verimlilik, üretkenlik gibi kavramlar iş dünyasında yeni boyutlar kazanıyor ve özellikle çalışanlar tarafından her kavram eskisinden daha çok sorgulanıyor. Bu sorgulamayı gözlemleyen, çözümler üreten ve hem şirketlerinin hem de çalışanlarının koşullarını yönetmek durumunda kalan İK departmanlarının da sorumluluk alanları değişiyor. Nitekim, Deloitte’in “2023 Küresel İnsan Kaynakları Trendleri” raporunda görüldüğü üzere, çalışan bağlılığının ve mutluluğunun artması, geleceğin iş yeri yaklaşımlarına sahip olmaktan geçiyor. 105 ülkeden 10 bin üst düzey yöneticinin yer aldığı araştırmada “Sınırsız bir dünya için yeni temeller” başlığıyla öne çıkan unsurlar geleceğin anlayışlarının nasıl olması gerektiğini söylüyor.
• Bir araştırmacı gibi düşünmek: Yeni dünyada liderlik yapmak için her fikre, yeni içgörüler elde etmek için bir fırsat olarak bakmak gerekiyor. Kalıpları kırmak, yeniliğe açık olmak, farklılaşmaya cesaret edebilmek, alçakgönüllülük ve empati ile yaklaşmak öngörüleri yükseltmek için fırsatlar yaratıyor. Ankete katılanların yüzde 59’u önümüzdeki 2 ila 4 yıl içinde yeniden hayal etmeye odaklanmayı beklediğini söylüyor.
• İlişkiyi birlikte yaratmak: Şirketlerin ve çalışanların yeni dünyayı birlikte yönetmeyi, yeni kuralları, yeni sınırları ve yeni ilişkileri birlikte yaratmayı öğrenmeleri gerekiyor. Çalışanlar, organizasyonel ve toplumsal sonuçlar üzerinde daha fazla etki ve sorumluluk üstlenirken, organizasyonların eski ve tam kontrol yanılsamasını bırakarak gelişen ekosistemlerde oynadıkları rolün farkına varmaları gerekiyor. Nitekim, katılımcıların yüzde 46’sı, beceri temelli bir kuruma dönüşmenin önündeki en büyük engel olarak eski zihniyet ve uygulamaları gösteriyor.
• İnsani sonuçlara öncelik vermek: Şirketlerin daha geniş anlamda toplum üzerinde etki yaratmaları gerekiyor. Ankete katılan şirketlerin yarısından fazlası, çalıştıkları toplumla daha büyük bağlantılar kurmayı hedefliyor. Şirketlerin yüzde 80’inden fazlası amaçlarında çeşitlilik, eşitlik ve katılım, sürdürülebilirlik ve güvene odaklandıklarını belirtiyor. Çalışanların yüzde 64’ü de sadece şirket ortakları için değil, çalışanlar ve toplum için de değer üreten bir şirkete daha fazla ilgi duyacaklarını belirtiyor.
• “Daha iyi çözümler sunmak, öğrenmeyi teşvik etmek ve değeri hızlandırmak için denemelerden yararlanmak, çalışanlarla derin ve samimi ilişkiler geliştirmek, insan gündemini göz önünde bulundurarak tam etkisini anlamak için karar verme sürecinizin kapsamını genişletmek” araştırmadan çıkan sonuçları özetliyor.
YENI ANLAYIŞLAR VE YAKLAŞIMLAR
Dünyayı etkileyen trendler, şirketlerin iş yapış biçimlerini de değiştiriyor. Teknolojik gelişmeler, kentleşme, demografik ve sosyal değişim, iklim değişikliği gibi tüm faktörler sınırların ortadan kalktığı günümüz dünyasında iş anlayışını sadece “iş” olarak tanımlamadan çıkarıyor. Geleneksel anlayışın çok ötesinde bir yere evrilen kavram, yaratıcılık ve yenilikçiliğin de harmanlamasıyla gelecek için daha bütünsel sonuçlar yaratmaya odaklanıyor. Sürdürülebilirlik çerçevesinde tüm gezegeni içine alan iş modellerinin sadece şirketler için değil, herkes için daha iyi, kaliteli ve sağlıklı çözümlere yanıt vermesi bekleniyor. Hal böyleyken yeni dönemin insan kaynakları anlayışı bambaşka bir perspektif kazanırken, geleceğin ihtiyaçları da bugünün trendlerini belirliyor. Tüm trendler bağlamında ortaya çıkan sonuçlar da geleceği bugüne taşıyor.
• Esnek çalışma modelleri Uzaktan çalışma modeli oldukça benimsenmiş durumdayken, bu modelle çalışan şirketler, çalışanların tercihinde büyük rol oynuyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 15’i fiziki bir iş tasarımının şirketin geleceğini yaratmada etkili olduğu görüşünde. Birçok çalışan artık işini nerede yapacağını belirlemeyi devredilemez bir hak olarak görüyor. Araştırmada yanıt verenlerin yüzde 93’ü işlere odaklanmaktan uzaklaşmanın kuruluşlarının başarısı için önemli veya çok önemli olduğunu söylüyor ancak yalnızca yüzde 20’si kuruluşlarının bu zorlukla mücadele etmeye çok hazır olduğuna inanıyor.
• İnsan sürdürülebilirliği Günümüzde sadece sürdürülebilir şeylere fon sağlamak, sürdürülebilirlik sonuçları yaratmada tek başına yeterli olmuyor. Sürdürülebilirlik sonuçlarına ulaşmak, iş gücünde yeni becerilerin, yeteneklerin ve deneyimlerin geliştirilmesini gerekli kılıyor. Birçok şirket sadece çevre yönetimine değil, aynı zamanda insanın sürdürülebilirliğine yani mevcut ve gelecekteki çalışanlar hatta insanlar ve toplum için değer yaratılmasına odaklanıyor. Ankete katılanların yüzde 84’ü sürdürülebilirliğin kuruluşları üzerindeki etkisini anlamanın, ilerlemeyi ve sonuçları yönlendirmek için sahiplenmeyi tanımlamanın kuruluşlarının başarısı için önemli olduğunu kabul ediyor. Ancak yalnızca yüzde 21’i kuruluşlarının bu tür sorunları çözmeye hazır olduğuna inanıyor.
• Liderliği yeniden tasarlamak Araştırmaya katılanların yüzde 94’ü liderlik yeteneklerinin ve etkililiğinin, kuruluşlarının başarısı için önemli veya çok önemli olduğuna inanıyor. Bu, tüm trendler arasında en yüksek önem puanına sahip. Yeni dünyanın oluşumları çerçevesinde liderlerin de tüm süreçlere geleceğin merceğinden bakması bekleniyor. Liderliğin yenilenen anlayışında içgörü, kişisel sorumluluk, değerlerle bağlantı ve eylem bekleniyor. Ayrıca liderlerin maddi değişiklik yapabilmek için sürdürülebilirliği de kurumun kültürel dokusuna entegre edecek taktiksel ve somut kararlar almaları ve sürdürülebilirlik sonuçlarının kontrolünü ellerine almaları gerekiyor.
• İnsan etkisini teknolojiyle güçlendirmek Teknoloji, günümüzde çalışanların gelişimlerine, eğitimlerine, kim olduklarını ve yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olan bir unsur haline geliyor. Teknolojiler, insan, ekip ve organizasyonel performansı tanımlama ve geliştirme şeklimizin sınırlarını da yeniden tasarlıyor. Çalışanların pozitif yönde değişimine olanak tanıyan teknolojilerin iş dünyası liderlerinin yüzde 42’sine göre önümüzdeki 2 ila 4 yıl içinde çalışanları ve ekipleri daha iyi performans göstermeye teşvik ederek daha iyi organizasyonel sonuçlar elde edilmesine yardımcı olmasını bekliyor. Üçte biri ise teknoloji ve ekip iş birliğine yaklaşımlarının bir sonucu olarak finansal performansta artış olduğunu bildiriyor.
• İş gücü ekosisteminin kilidini açmak İş dünyası liderlerinin yüzde 84’ü kuruluş içindeki ve dışındakiler de dahil olmak üzere genişleyen bir iş gücüne kapsamlı şekilde liderlik etmenin öneminin farkında. İş gücü ekosistemi zihniyetini benimsemek ve bunu sınırsız bir ekosistem olarak düşünerek her tür çalışana son derece değerli ve işin ayrılmaz bir parçası olarak davranması gerekiyor. Gerçek bir iş gücü ekosistemi, şirketlerin zihniyetlerini, kültürlerini, çalışma stratejilerini ve platformlara/ veri erişimini değiştirmelerini gerektiriyor. Araştırmada iş gücü ekosisteminin kilidini açmanın önündeki en büyük iki engel, kültürü (yüzde 27) ve çalışma şekillerini (yüzde 26) değiştirme ihtiyacı olarak öne çıkıyor.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.