İŞ DÜNYASINDA GELECEĞİ YAKALAMANIN SIRRI: “REKABET ZİHNİYETİ”
İş dünyası, iş modellerini yeniden inşa ediyor. Geleceği bugünden kontrol etmek istese de son yıllarda yaşanan hızlı değişimler, bunun ne kadar zor sağlanabileceğini gösteriyor. Bu yüzden bugün, cevaplanması en zor soru şirketinizin geleceğe ne kadar hazır olduğu. Sonu gelmeyen teknolojik yenilikler, tüketicilerin değişiklik gösteren alışkanlıkları, stratejik hamleler gerektiren küresel açılımlar, yeni nesillerin artan beklentileri gibi birçok faktör gelecek stratejilerini temelinden etkiliyor. Şirketler için varlıklarını sürdürmek her zamankinden daha zor ve karmaşık. Dijital ilerlemenin durdurulamadığı bir noktada, altyapıları halihazırda dijital olan birçok şirketin bu hızlı süreci çok daha kolay atlatabildiğini gösterdi. En önemlisi öngörü sahibi olmanın, gelecek yaratımında kritik öneme sahip olduğunu da.
SÜRDÜRÜLEBİLİR VARLIK
Değişim ve dönüşüm baskısı arasında geleceği okumaya ve stratejilerini belirlemeye çalışan şirketlerin bugünden atılacak doğru adımlarla geleceğe dair yürüyüşlerinde başarıyı yakalamaları elbette mümkün. Tüketiciler her zaman aidiyet duygusu arar ve kendilerinden daha büyük bir şeyin parçası olmak ister. Marka kimliğinizin desteklediği alanlar, duruşunuz ve savunduklarınız günümüzde tüketicilerinizin gözünde değer kazanmanızın ilk yollarından biri. Yalnızca kazanca odaklanmanın artık hiçbir şirkete faydası yok. Üstelik ironik şekilde bugün kazanca odaklanmak demek, daha baştan o kazancı kaybetmek anlamına geliyor. Çalışanlarının ihtiyaçlarını önceliklendiren, toplumsal değerlerine sahip çıkan, küresel bakış açısıyla çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkelerini uygulayan, farklı fikirlere yer açan, amaç ve anlam yaratan şirketler gelecekte de varlıklarını sürdürecek.
GELECEK SAVAŞLARINDA GÜÇLÜ HAMLELER
Teknolojinin hakimiyeti tamamen ele geçireceği gelecekte, bu ihtiyacı karşılayacak iş gücünü bugünden geliştirmek, geleceğin olası iş modelleri için yetenek geliştirme ve işe alım stratejileri tasarlamak, mevcut çalışanlara yatırım yaparak yeniden beceri kazandırmak, katılıma, özerkliğe, esnekliğe ve yaratıcılığa değer veren bir şirket olmak, olası senaryolara hazır olmak için acil durum planları oluşturmak gibi faktörleri doğru yönetebilen şirketlerin kazanacağı gelecek savaşları çoktan başladı. Bu rekabeti sert oyunda, ayakta kalabilmenin önemli maddeleri ise McKinsey’in gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre aşağıdaki gibi sıralanıyor:
• Bilinçli bir duruşa sahip olun: Geleceğe hazır şirketler, amacın insanları bir kuruluşa katılmaya, orada kalmaya ve gelişmeye teşvik ettiğinin farkında. Şirketler bunun neden değerli olduğunu anlıyor ve karar verme süreçlerinde amacı hesaba katıyor. Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ile ilgili yatırımların yükselişi, amacın değer yaratmayla bağlantılı olduğunu benimseme yollarından sadece biri.
• Değer tanımlarınızı netleştirin: Kuruluşlar bu netlikten yararlanabildiğinde, kendilerini diğerlerinden ayıranın tam olarak ne olduğunu bildiklerinde sonuçlar güçlü olur ve kopyalanması zor hale gelir. Apple’ın en iyi kullanıcı deneyimini yaratma konusundaki takıntısı, ürünlerin paketlenme şekline kadar uzanıyor. Şirketin, kutuyu açma deneyiminin tam olarak doğru duygusal tepkiyi ortaya çıkarmasını sağlamak için yalnızca paketlemeye odaklanmış ekibi bile var.
• Hıza öncelik verin: Günümüzün neredeyse “para birimi” olarak kabul edilen hız, geleceğin kilidini açan en değerli anahtarlardan biri. Yeni nesil dinamiklere uyum sağlamak için çalışma modellerinin de hızlı, çevik ve sorunsuz olması gerekir. Çalışanların müşterilere en yakın olduğu noktalarda dahil olmak üzere güçlü ve dinamik ekiplerden oluşan bir ağın sizi geleceğe hızla taşıması muhtemel.
• Veri açısından zengin teknoloji platformları oluşturun: Verilerden en iyi şekilde yararlanmak için şirketlerin veri yönetimiyle ilgili yeni yaklaşımlar yaratmaları, bulut tabanlı teknolojinin avantajlarından yararlanmaları ve tüm bunları dinamik olarak güncellemeleri gerekiyor. Netflix’in, postayla gönderilen küçük bir DVD sağlayıcısından çok yönlü küresel platforma, yayın hizmetine ve içerik yaratıcısına dönüşmesi bunun en güzel örneklerinden biri.
• Öğrenmeyi hızlandırın: Microsoft CEO’su Satya Nadella bunu hipotez testi olarak tanımlıyor. Raporda da belirtildiği üzere Nadella şunu gözlemliyor: “Bir fikrim var demek yerine ‘Yeni bir hipotezim var. Gidip onu test edelim ve geçerli olup olmadığına bakalım. Onu ne kadar çabuk doğrulayabileceğimizi sorsak ne olur?’ diyerek işe koyulun. Eğer geçerli değilse bir sonrakine geçin”. Bu yaklaşım, şirketin kolektif zihniyetini her şeyi bilmekten her şeyi öğrenmeye değiştirme yönündeki temel çabası, öğrenen bir organizasyonun simgesi.
• Ölçeklendirmek için geliştirin: Bağlantı ve otomasyon arttıkça ve genç nesillerin beklentileri değiştikçe tutarlı şekilde büyümek isteyen şirketlerin çevik ve sürekli bir adaptasyona hazırlıklı olmaları gerekiyor. Bu ise paydaşlar, teknoloji ve çalışanlarla sürekli etkileşimde olmayı gerektiriyor. Şirketin geleneksel sınırlarının dışındaki bir ortak ekosisteminden yararlanmak, büyümeyi ve yeniliği destekleyen veri açısından zengin teknoloji platformları oluşturmak ve başarılı olmak için ihtiyaç duyacakları yetenek motorunu beslemek için öğrenmeyi hızlandırmak da kritik detaylar olarak öne çıkıyor.
Tüm bu süreçlerin altında yatan sır ise “rekabet zihniyetine geçmek” olarak tanımlanıyor. Sürekli bir zorlukla baş ediyormuşçasına tutumlar geliştirmek yerine tüm bu hamlelere şirketinizi gelecek için güçlendirecek adımlar olarak baktığınızda daha esnek, dayanıklı ve insani yeni sistemler kurarak gelecekteki yerinizi şimdiden sağlamlaştırmanız oldukça mümkün.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.