DÜNYADA TÜRKİYE NEREDE?

Coğrafi konum, geçmişten bugüne uluslararası ilişkilerin belirlenmesinde önemli bir rol oynadı. Türkiye de tarihin farklı dönemlerinde coğrafi konumuyla ve buna bağlı olarak iklimi, yeraltı ve yer üstü kaynaklarıyla daima gözde bir ülke oldu. Bu özelliğini günümüze kadar taşıyıp taşımadığı konusu ise tartışmaya açık… Öyle ki bugün geldiğimiz noktada pazar anlamında bir ülkeyi değerlendirmek için sadece coğrafi konumuna bakmak yetersiz kalıyor. Siyaseti, hukuk sistemi, nüfusu, eğitimi, teknolojisi, altyapısı ve daha birçok parametreyle ölçülen “önemli pazar” unvanını almak için Türkiye’yi bir de dışarıdan bir gözle görmek gerekiyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin tek süper güç olduğu düşünülmeye başlandığı süreçte gerçekleşen 11 Eylül olayları, yeni güç dengelerinin kurulduğunu gösterdi. Bu dönemde ABD ve AB dışında Rusya, Çin, Hindistan ve Rusya gibi teknoloji ve insan kaynağı olarak benzer donanımlara sahip ülkeler güçlerini ortaya koyarken Brezilya, Türkiye, Meksika gibi ülkeler de uluslararası arenada varlığını göstermeye başladı. Küreselleşmenin etkisiyle ülkelerin birbirlerine bağımlılıkları artarken; pazar paylarını arttırma, enerji kaynaklarından daha fazla pay alma mücadeleleri hız kazandı. Yıllar önce yayınlanan MÜSİAD Yükselen Değer Türkiye Araştırması Raporu’nda 21. yüzyılın önemli finans, mal ve bilgi akışının ABD-Avrupa-Asya üçgeni üzerinde yoğunlaşacağı bilgisi aktarılırken o dönem 4,5 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğüyle Latin Amerika, Karayipler ve 53 ülkenin içinde bulunduğu Afrika’nın ise ekonomik fırsat alanı olarak çok boyutlu güç sistematiğinde büyük bir rekabete sahne olacağı ifade ediliyordu. Bir ülkenin uluslararası arenada güçlü olabilmesi için bazı kriterler söz konusu… Bu anlamda dış ticaret açığı ve bütçe açığı vermemesi, borçlanma oranının düşük olması, yüksek teknolojili ürün gamına sahip olması, kişi başına düşen milli gelirin gelişmiş ülkelerin ekonomilerine yakın bir durumda olması gibi etmenleri saymak mümkün. Tüm ülkeler için geçerli olan bu ve benzeri kriterleri göz önünde bulundurarak Türkiye’nin dünyadaki konumunu değerlendirmek mümkün. Yatırımcıların tercih edeceği bir ülke olmak için pek çok olumlu yönü bulunan Türkiye’nin bir o kadar da olumsuz özelliği dikkat çekiyor. Coğrafi konumu, genç nüfusu, verimli toprakları, sanayi bölgeleri gibi artılarıyla yatırımcılar için cazibe merkezi olan Türkiye, siyasi gerilimler, hukuk alanında yetersizlikler, eğitim kalitesi ve teknolojik yatırımların Sanayi 4.0’ın gerisinde kalması gibi nedenlerle dışarıdan bakıldığında maalesef yatırım için ilk tercih edilecek ülkelerin başında yer almıyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.