KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE ”YEŞİL KUĞU” ETKİSİ
Ocak 2020’de, iş birliğini ve küresel finansal istikrarı geliştirmeyi amaçlayan Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (Bank for International Settlements) (BIS) raporu ile gündeme gelen “yeşil kuğu” kavramı, dünyanın en önemli probleminin altını çiziyor. İlk olarak 2001 yılında ortaya çıkan ve özellikle ekonomik açıdan ciddi sonuçları olan ve öngörülemeyen olayları ifade eden “siyah kuğu” kavramından esinlenen bu terim, bu kez öngörülebilen ve etkilerini yaşadığımız bir krize işaret ediyor: “İklim Değişikliği”. Rapora göre yeşil kuğu, siyah kuğudan farklı. İlk fark, iklim değişikliğinin etkileri son derece belirsiz olsa da krizin sonuçlarının olacağına dair kesinlik olması. İkinci önemli fark, siyah kuğuların tersine iklim felaketlerinin sistemik finansal krizden bile daha ciddi olması. Son olarak iklim değişikliğiyle ilgili karmaşıklığın, siyah kuğulara göre daha yüksek düzeyde seyretmesi ve altında jeopolitik, sosyal ve ekonomik dinamiklerin yatması.
Elisha Harrington, Forbes’te yayımlanan makalesinde “yeşil kuğu” olayını “Geniş kapsamlı etkileri olan, beklenmedik ve nadir görülen bir iklim olayı. Daha geleneksel bir mali krizle birleştiğinde, teorik olarak küresel bankacılık ve sigortacılık sektörünün istikrarını tehdit edebilir” şeklinde değerlendirirken, konunun göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor. Söz konusu kavram ile ifade edilen, iklimle ilgili düşük olasılıklı ancak yüksek yıkıcılıktaki riskleri belirten küresel senaryo, bugün tüm dünyayı içine alıyor ve her ne kadar bir krizi ifade etmek için kullanılsa da doğru değerlendirildiğinde özellikle çevresel açıdan büyük gelişmeleri de barındırıyor
”YEŞİL KUĞU”YA KARŞI
Yeşil kuğuların insanlar için varoluşsal bir tehdit oluşturabileceğini savunan analistlere göre, iklim riskleri engellenemez, sadece yönetilebilirler. Yeşil kuğular, sürdürülebilirliği bugün tüm kurumlar için zorunlu hale getirirken, küresel ölçekte yaşanan farkındalığın hızla artmasına da sebep oluyor. Jeroen Kraaijenbrink’in makalesinde de belirttiği üzere, kurumsal sorumluluk ve sürdürülebilir kalkınma konusunda bir otorite olan John Elkington’ın “Green Swans: The Coming Boom in Regenerative Capitalism” kitabına göre ise yeşil kuğular, işaret ettikleri küresel zorluklara yönelik sistemik çözümler anlamına geliyor. Elkington, “Ekonomide, politikada, kültürde, teknolojide ve bunun gibi sistem genelinde küresel değişikliklere ihtiyacımız var. Yeşil kuğular, bu tür çığır açan değişiklikleri yansıtıyor” diyerek söz konusu kavramı pozitif yönden ele alıyor. Yani Elkington’a göre siyah kuğular “gitmek istemediğiniz” yere götürürken, yeşil kuğular “gitmek istediğiniz” yere götürüyor.
Günümüz iş dünyasından beklenen tam da burada ortaya çıkıyor. İklim krizi için her bir şirketin yeşil kuğuya müdahale edebileceği bir kriz olarak bakması, kavramın olumlu yönde işleyişi haline geliyor. Pozitif anlamda bir etki bırakan yeşil kuğuya dönüşmek aslında şirketler için halihazırda bir zorunluluk durumuna dönüşüyor. Gündeminde sürdürülebilirlik, inovasyon ve dönüşüm olan şirketlerin tüm bileşenlerini, gelecekte bir değer yaratabilmek için kullanmaları gerekiyor. Yeni nesil teknolojilerin doğru kullanımı yeşil kuğulara yani iklim acil durumuna çözüm üretmeyi mümkün kılabiliyor.
EGİAD Başkanı Avni Yelkenbiçer, söz konusu kavramı daha iyi bir dünya için bir davetiye, bir giriş bileti olarak düşünmemiz gerektiğini söylüyor. “Paradigmalar, değerler, zihniyetler, politikalar, teknolojiler, iş modelleri ve diğer tüm faktörler temelinde, derin bir sistem değişimini temsil ediyor. Kuşaklar arası eşitliğe, dengeli, kapsayıcı ve çevresel anlamda sürdürülebilir değer yaratmaya odaklanmalıyız” diyerek, söz konusu kavramın pozitif yönden ele alınması gerektiğine vurgu yapıyor. Ülkemizde, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından kurulan “TSKB Yeşil Kuğu Platformu” hazırladığı “İklim Değerlendirmesi” başlıklı raporunda da iklim krizine ilişkin riskleri anlamak ve yönetmenin önemine dikkat çekiyor.
Tüm dünyanın ajandasında yer alan küresel iklim krizi, “yeşil kuğu” olarak karşımıza çıkarken, senaryonun sadece ekonomik süreçleri etkileyen bir risk ya da kısa süreli bir kriz olma olasılığı söz konusu bile değil. Dünyanın geleceğini ve varoluşumuzu tehdit eden “yeşil kuğu” aslında bir anlamda kendi ilacını tam da bu isimden alıyor. Kurumlar, devletler, bireyler söz konusu kavrama birer “yeşil kuğu” ya dönüşerek cevap verebildikleri her durumda, dünyanın ömrünü de uzatıyor.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.