“SUNDUĞUMUZ EN BÜYÜK KATMA DEĞER KULLANICIYA GÜVEN SAĞLAMAK”
Tüm dünyaya ”Teknoloji güvenle çalışır” diyerek daha fazlasını başarmaları için teknoloji üreten Microsoft, enerji politikalarını sürdürülebilirlik üzerine kurguluyor. Çevresel sürdürülebilirliğe ulaşmak için bulutun gücünden maksimum düzeyde faydalanılmasını sağlayacak bir platform inşa etme hedefiyle geleceğe yürüyen şirket, ileri teknolojilerin gelişimine yılda 27 milyar dolar Ar-Ge yatırımı yapıyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, yapay zeka ile ilgili değerlendirmelerini ve siber güvenlik hakkında bilgileri bizlerle paylaşıyor.
2024 yılına dair değerlendirmelerinizi ve yaşanan gelişmeleri sizden dinleyebilir miyiz? Özellikle yatırımlar bazında hangi konular öne çıktı?
2024, yapay zekanın bir teoriden pratiğe dönüşümünün yılı olarak tarihe geçti. Kurumlar ve kamu, yapay zekanın gerçek hayatta kullanım alanlarını aktif olarak test etmeye ve faydalarını görmeye başladı. Yapay zeka tabanlı programlar gerek günlük iş akışlarımızın aktif unsuru olarak gerekse bireysel işlerimizde kullandığımız bir asistan olarak her geçen gün hayatımızda daha geniş bir yer ediniyor. Ülkemizde farklı sektörlerin verimlilik konusunu daha derinlemesine ele almaya ihtiyaç duyduğu bu dönemde dijital araçların ve yapay zekanın iş hayatımıza pozitif etkisinin daha da net anlaşıldığını düşünüyorum.
Dijital dünyanın baş aktörü yapay zeka, Microsoft için neyi ifade ediyor? Microsoft AI ile yarattığınız deneyimleri anlatır mısınız?
ChatGPT teknolojisini Copilot adı altında tüm Microsoft programlarına entegre ederek bunun kişisel yapay zeka asistanı gibi kullanılmasını sağladık. Gündelik hayatımızda iş yükümüzün ciddi bir kısmını üzerimizden alabilecek kapasiteye sahip olan Copilot’u “akıllı aracı” olarak tanımlayabiliriz. Bir de Copilot’un “co”suna dikkat çekmek isterim. Burada insandan bağımsız çalışan bir yapay zeka yapısına değil, insanla birlikte çalışan bir yapay zeka yapısına vurgu yapılıyor. Windows 11, Microsoft 365, Edge ve Bing üzerinde çalışarak basit ve kesintisiz deneyim sunan Copilot, ihtiyacınız doğrultusunda bazen bir uygulama bazen de tek sağ tıkla ulaşabileceğiniz bir yapay zeka asistanı olarak görev yapıyor. Copilot, Microsoft 365’in içine iki farklı şekilde entegre ediliyor. İlki Word, PowerPoint, Outlook ve Excel içinde iş üretmenizi sağlayan uygulama içi deneyimler sunuyor. İkincisi ise dokümanlar, takvimler, sohbetler, toplantılar ve bağlantılar gibi işletmenizin tüm verisi ve uygulamaları üzerinde çalışarak yapılmasını istediğiniz işleri Copilot’un yönetiminde yürütüyor. Web’i anladığı gibi eş zamanlı olarak sizin iş verinizi ve PC’nizde ne yaptığınızı da anlayan Copilot, bu sayede daha nokta atışı ve işe yarar çözümler sunmayı başarıyor. Microsoft 365 Copilot sadece Microsoft uygulamalarıyla ChatGPT’nin entegrasyonunu sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda bu yapının tam ortasında hem bilgi işleme hem de orkestrasyon görevini üstleniyor. Bu uygulama sayesinde PowerPoint’i Word’e, Word’ü PowerPoint’e çevirebiliyor. Bir basın bültenini sunum formatında görmeyi talep edebiliyor ya da herhangi bir doküman üzerinden SWOT analizi yapılmasını isteyebiliyorsunuz. Örneğin sabah kalktığınızda ilk iş olarak maillere bakıyorsunuz ve onlarca mailin biriktiğini görüyorsunuz. Copilot’a doğru komutları verdiğinizde tüm maillerinizi sizin için tarıyor, kimden geldiğine göre önem sırasına koyuyor, uzun
Yapay zekayı gelecekte nasıl konumlandırıyorsunuz? Özellikle regülasyonlar konusunda nasıl gelişmeler yaşanabilir?
Yapay zekayı artık gelecekte değil, bugünümüzde konumluyoruz. Teknoloji, her an değişen ve son derece dinamik bir sektör. Dolayısıyla öngörüde bulunmak zor, ancak önümüzdeki dönemde yapay zeka teknolojilerinin spesifik kullanım alanlarının daha da derinleştiğine ve alt kırılımlarının arttığına hep birlikte şahitlik edeceğimiz şüphesiz. Regülasyonlar, özellikle de yapay zeka kullanımı/bulut/veri merkezi üçgenindeki regülasyonlar, teknoloji dünyasında bir dipnot olmanın çok ötesinde. Sürekli konuşmamız ve kamuda farkındalık yaratmamız gereken bir konu. Regülasyon yetersizliğinin ve bazı alanlarda belirsizliğinin ülkemizde teknolojik ilerlemenin önündeki en majör blokaj olduğunu söyleyebiliriz. Biz Microsoft çatısı altında veri gizliliği ve veri işleme süreçlerinin şeffaflığı konusunda maksimum hassasiyetle çalışıyoruz. Bu doğrultuda kamu kurumlarıyla sürekli dirsek teması halindeyiz. Nasıl bulut yoksa yapay zeka yok diyorsak, maalesef aynısı regülasyonlar için de geçerli. Ulusal egemenliğine önem veren ülkeler, verinin egemenliğine de aynı şekilde değer vermeli ve bulut bilişimde regülasyonların düzenlenmesiyle ciddi şekilde ilgilenmeli. Yapay zeka gibi çok ileri teknolojilerin etkin bir şekilde çalışması için gerekli olan bulut bilişimin doğru anlamda ve ülkemizin verisinin egemenliğine de saygılı şekilde çalışmasını istiyorsak regülasyonların, kanunların ve KVKK maddelerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Veri regülasyonunda güvenli ve sağlıklı bir çerçeve çizilebilmesi için tüm paydaşların bir masa etrafında bir araya gelebilmesi şart. Regülasyon konusunda Eylül 2024 itibarıyla yeni bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. Gerek Avrupa Birliği ile gerekse dünyanın geri kalanıyla oldukça uyumlu, eş güdümlü ve güncel bir kanun paketi uygulamaya alındı. Bununla birlikte ülkemizin dijital dönüşüm yolculuğunda muazzam bir adım atıldığını söyleyebiliriz. İnan
Siber güvenlik ile ilgili en fazla Ar-Ge yatırımı yapan şirket olarak çalışmalarınızı ve konuya dair öneri niteliğindeki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Microsoft’un “teknoloji güvenle çalışır” diyen bir global şirket olarak sunduğu en büyük katma değer, kullanıcıya güven sağlamaktır. Yapay zekanın hangi endüstrilerde, hangi teknolojiler üzerinde kullanılabileceği üzerine çalışırken, kullanıcının verisini koruyan, kullanıcıya hesap verebilen, şeffaf model oluşturmaya gayret ediyoruz. İleri teknolojilerin gelişimine yılda 27 milyar dolar Ar-Ge yatırımı yapıyoruz. Yapay zekadan faydalanırken kullandığınız komutlar (prompts), elde ettiğiniz çıktılar ve verileriniz OpenAI da dahil olmak üzere hiçbir müşteriyle paylaşılmadığı gibi Microsoft’un veya herhangi bir 3. partinin ürün ve servis gelişimi için de kullanılmıyor. Azure OpenAI Servisi tamamen Microsoft tarafından kontrol ediliyor. Microsoft’un Azure ortamındaki OpenAI modellerini de Microsoft sunuyor ve Servis, ChatGPT ve OpenAI API gibi OpenAI tarafından yönetilen hiçbir servis ile etkileşim içine girmiyor. Dolayısıyla bizim gibi yüksek güven vadeden bir iş ortağı ile çalıştığınızda risklerin de aynı paralelde düşük olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.