“TEKNOLOJİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN BİRLEŞİMİYLE ŞEKİLLENEN BİR GELECEK İNŞA ETMEYE ODAKLANIYORUZ”

Bu yıl 70. yıl dönümünü kutlayan ülkemizin güçlü markası Arçelik, global bir isim olarak geleceğin teknolojilerine yön veriyor. Köklü geçmişini geleceğin stratejileriyle birleştiren Arçelik, 16 yıldır üst üste “Lovemark” seçilerek başarılarını taçlandırıyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan Arçelik Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü Mehmet Tüfekçi, yapay zeka ile ilgili yatırımlarının yanı sıra global arenadaki konumlarını da bizlere aktarıyor.

Arçelik’in 70 yıl boyunca odak noktasında yer alan konuları ve yolculuğunda başarıyı getiren sırlarını sizden dinleyebilir miyiz? Arçelik’in tam 16 kez üst üste sektörünün lovemark’ı seçilmesini sağlayan unsurlar ve dinamikler neler?

Arçelik, bu sene 70’inci yılını kutladığımız marka yolculuğunda yenilikçiliği, tüketici odaklı yaklaşımı ve sürdürülebilirlik stratejisiyle fark yarattı. Türkiye’nin ilk yerli çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi, Türk kahvesi makinesi gibi birçok yeniliğe öncülük ettik. Tüketicilerimizle kurduğumuz samimi bağı her zaman koruduk. Kuşaktan kuşağa aktarılan bir marka olduk. Güçlü Ar-Ge’mizle insan hayatını kolaylaştırmayı hedefleyen çözümler geliştirdik. Yalnızca beyaz eşya üreten bir marka olmanın ötesine geçerek, sürdürülebilir bir dünya için çalışan teknoloji şirketi olduk. Arçelik’in 16 yıl üst üste “Lovemark” seçilmesinin nedenlerinden biri de oluşturduğu güven ve tüketiciye duyduğu saygı. Tüketici nezdinde Arçelik, güvenilirlik, yenilik ve çevreye duyarlılık gibi değerleri temsil ediyor. Onların ihtiyaçlarını anlıyor, onlara kulak veriyor ve hayatlarına değer katan ürünler tasarlıyoruz. Yaygın bayi ve servis ağımızla ülkemizin dört bir yanında tüketicilerimiz için her zaman erişilebilir olduk. Bu süreçte kaliteden asla ödün vermemek, güvenilirlik, yenilikçilik ve her zaman bir adım önde olmak en büyük önceliklerimiz arasında yer aldı.

2024 yılında 20. yılını kutladığınız dünyanın ilk otomatik Türk kahvesi makinesi Telve ve yeni espresso bazlı kahve makinelerinizde gelinen noktayı anlatır mısınız?

Arçelik, 2004 yılında Telve’yi pazara sunarak dünyanın ilk otomatik Türk kahvesi makinesini tüketicilerle buluşturdu. Böylece sektörde yeni bir kategori oluşturdu. Telve, Arçelik’in kahve kültürüne kattığı benzersiz bir yenilik ve 20 yıldır hala büyük bir ilgiyle kullanılıyor. 20 yıllık süreçte Telve hem tasarım hem de fonksiyonellik açısından birçok yenilikle kendini geliştirdi. İlk Telve’yi pazara sunduktan sonra müşteri beklenti ve taleplerini karşılamak için 2006 yılında tekli Telve’yi tüketicilerimizle buluşturduk. 2016 yılında kapsül teknolojisine sahip ilk Türk kahvesi makinesi Selamlique ve su tanklı midi Telve’yi geliştirerek kahve deneyimini zenginleştirmeye devam ettik. 2017 yılında ise yoğun kullanımın olduğu işletmeler için Telve Pro ürünümüzü tasarladık. Telve, geleneksel usulleri modern teknolojiyle birleştirerek Türk kahvesi kültürünü tüm dünyaya tanıtma misyonumuzun somut bir örneği. Kahve makinelerimizi müşteri ihtiyaçları doğrultusunda geliştirmeyi sürdürüyoruz. Telve, CookSense® ve indüksiyon teknolojisiyle her fincanda yüksek kalitede, bol köpüklü gerçek Türk kahvesi lezzeti sunuyor. Tek seferde 6 fincana kadar kahve yapabilen Telve ayrıca geniş kapasiteli su tankı ve su seviyesini takip eden uyarı sistemleriyle günlük kahve deneyimini de kolaylaştırıyor. Ülkemizde kahve makinesi pazarında üst segment espresso makinelerine olan talepte dikkate değer bir artış var. Sıcak içecek kategorisinde en yüksek cirosal büyüklüğe ulaşarak Türk kahvesi ve çay makinesini geride bıraktı. Espresso makineleri, modern yaşamın temposuna uyum sağlarken, aynı zamanda kahve tutkunlarının yüksek kaliteli kahve deneyimlerini evlerinde yaşamalarını sağlıyor. Yıllar içinde geliştirdiğimiz modellerle hem teknolojiyi hem de kahve deneyimini bir üst seviyeye taşıdık. Telve’nin yanı sıra yeni nesil espresso bazlı kahve makinelerimizle de bu alandaki iddiamızı sürdürüyoruz. Espresso, latte, flat white, cappuccino gibi kahve türleri sunan makinelerimizde tüketici beklentilerine göre kullanım kolaylığı sağladık. Bu ürünlerde hedefimiz yalnızca kahve yapmak değil, kullanıcıya bir ritüel, bir deneyim sunmak. Yeni nesil makinelerde, kullanıcı dostu ara yüzler, farklı kahve türlerini hazırlama seçenekleri ve enerji verimliliği gibi özellikler dikkat çekiyor.

Teknolojik gelişmelerin ilk sırasında yer alan yapay zekayı nasıl kullanıyorsunuz?

“Yapay zeka bugün sadece teknolojinin değil, aynı zamanda iş yapış şekillerinin de temelini değiştiriyor. Şirketimiz, bu teknolojiyi sadece bir yenilik aracı olarak görmekle kalmayıp, iş süreçlerini daha verimli ve etkili hale getiren, müşteri deneyimini güçlendiren akıllı çözümler geliştirmek için önemli adımlar atıyor. Üretken yapay zekanın yükselişiyle birlikte bu alandaki yatırımlarımız da önemli ölçüde arttı.

Yapay zekayı yalnızca ürün geliştirme süreçlerinde değil, aynı zamanda üretim ve müşteri hizmetlerinde de etkin bir şekilde kullanıyoruz. İçerik üretiminden medya planlamasına kadar birçok süreci daha hızlı ve verimli yönetiyoruz. Ürün geliştirme tarafında, yapay zeka odaklı yeniliklerimiz sektöre yön veriyor.

Örneğin, 2023 yılında piyasaya sunduğumuz ve geçtiğimiz yıl Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde ‘Sürdürülebilir Ürün İnovasyonu’ ödülü alan Arçelik Neo otonom çamaşır makinesi, akıllı sensörleri ve yapay zeka destekli Optimix özelliğiyle kumaş türünü, kirlilik seviyesini ve yük miktarını algılayarak en uygun yıkama programını kendi kendine belirliyor. Ayrıca, Otodoz teknolojisi sayesinde deterjan kullanımını optimize ediyor.

Gelecekte bu alandaki yatırımlarımıza devam ederek sürdürülebilir ve kullanıcı dostu ürün ve teknolojiler geliştirmeyi sürdüreceğiz.”

Ülkemizin patent şampiyonu olan şirketiniz, aynı zamanda Türkiye’de en güçlü Ar-Ge merkezlerinden birine sahip. Bu bağlamda, teknolojik gelişmelerin sektöre etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelişmelere olan katkınız ne yönde ilerliyor?

“Şirketimiz, 30 yılı aşkın Ar-Ge geçmişiyle dünya çapında 30 Ar-Ge ve tasarım merkezi ile ofisinde, 2.300’den fazla araştırmacıya ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar 3.500’den fazla uluslararası tescilli patent başvurusuna sahibiz. Bu güçlü Ar-Ge yapısı, şirketimizin yalnızca mevcut pazarlarda değil, aynı zamanda yeni pazarlarda da rekabetçi kalmasını sağlıyor. Hem mevcut ürünlerimizi optimize etmek hem de yeni teknolojilerle donatılmış ürünler geliştirmek için Ar-Ge’ye önemli yatırımlar yapıyoruz.

Örneğin, sürdürülebilir teknolojiler ve enerji verimliliği alanındaki çalışmalar, şirketimizin hem sektördeki hem de global pazarlardaki liderliğini pekiştiriyor. Sadece beyaz eşya ve elektronik ürünler değil, aynı zamanda solar enerji üretimimiz ve elektrikli araç şarj istasyonu ürün gamımız ile 360 derece bütünsel çözümler sunuyoruz. Bu kapsamda, Ar-Ge çalışmalarımız yalnızca ürün geliştirme ile sınırlı kalmayıp, üretim süreçlerinde de yenilikçi teknolojilerin kullanımını kapsıyor ve böylece verimlilik artışı sağlanıyor.

Sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ve dijitalleşme gibi alanlarda sektöre öncülük ederken, global pazarda daha geniş bir etki alanı yaratıyoruz. Teknolojik gelişmelerle birlikte, beyaz eşya sektörü yalnızca fonksiyonel ürünlerden ibaret olmaktan çıkıp enerji verimliliği, akıllı bağlantı ve sürdürülebilirlik gibi konuların daha önemli hale geldiği bir dönüşüm yaşıyor. Şirketimiz, bu dönüşümde sürdürülebilir üretim süreçleri, dijitalleşme ve yenilikçi ürünlerle fark yaratıyor.

Ayrıca, global bir marka olarak dünya çapında inovasyon merkezleriyle iş birliği yapıyor ve geleceğin teknolojilerine yön veriyoruz. Bu çalışmalarımız yalnızca ekonomik faydalar sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliğe de katkı sunuyor.”

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.