“TÜM FAALİYETLERİMİZDE SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIMI DESTEKLİYORUZ”
1935 yılından bu yana üst düzey kalitedeki üretimiyle sektörünün lider kuruluşlarından Duru Gıda, bugün 58 farklı ülkeye kendi markasıyla ihracat yaparak globalde başarıyla yürüyor. Ata tohumu “Ahmet Buğdayı”nı yeniden tarım sanayiine kazandıran şirket, ülkemizin tarım ihracatına önemli katkılar sağlıyor. Dünyada doğal taş değirmen kullanan tek firma olmasının yanı sıra ülkemizde bir ilk olan “Hızlı Islah Yöntemi”yle de sürdürülebilir gıda üretimine büyük katkı yaratıyor. Business Türkiye okuyucuları için sorularımızı yanıtlayan DuruGıda Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, bizlere şirketlerinin ihracat kriterlerini ve sürdürülebilir gıda hedeflerini aktarıyor.
Duru Gıda olarak Ata tohumu “Ahmet Buğdayı”nın yeniden tarım sanayiine kazandırılması amacıyla bir proje başlattınız. Öncelikle söz konusu buğdayın hikayesini ve özelliklerini sizden dinleyebilir miyiz? Projede kullanılan ve ülkemizde bir ilk olan “Hızlı Islah Yöntemi”ni anlatır mısınız?
Bildiğiniz gibi günümüzün en önemli sorunlarından biri kuraklık. Bölgemizde 1991 yılından beri kullanılan ‘çeşit’ buğdayı, bulgur üretiminde verimlilik bakımından arzu ettiğimiz performansı sağlayamıyor. Bu projeye başlarken çıkış noktamız, buğdayda kaliteyi ve verimliliği artırmak oldu. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi ile ortaklaşa yürüttüğümüz projemizde, Türkiye’nin 2 bin yıllık yerli buğdayı olan ve ülkemizin tarım ihracatına önemli katkılar sağlaması beklenen Ahmet Buğdayı’nı yeniden tarım sanayiine kazandırdık. Ahmet Buğdayı, kuraklığa dayanıklı, kurak zamanda verimliliği çok düşmeyecek, kalitesinden de taviz vermeyecek bir tür. Bu buğdayı geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz bir proje oldu. Yüksek protein içeriği ve verimiyle Ahmet Buğdayı, buğdayda arz güvenliğinin sağlanması yolunda çok değerli bir adım oldu. Ata tohumumuz tüm dünya sofralarında hak ettiği değeri fazlasıyla görecek ve Türk ekonomisine büyük fayda sağlayacak. Amacımız, ülkemizin tarım arazilerinin önemli bir kısmını oluşturan kıraç alanlarda 1 dekardan alınan 250 kilo civarındaki buğday üretimini 280 kilo seviyelerine çıkartmak. Ahmet Buğdayı’nı Konya ve Karaman başta olmak üzere tüm İç Anadolu’da yaygınlaştırmayı ve aynı zamanda bulgurda elde ettiğimiz fireyi düşürmeyi planlıyoruz. Bunun Türkiye ekonomisine katkısının 260-300 milyon TL civarında olmasını bekliyoruz. Sürdürülebilir gıda üretimine büyük katkı sağlayacak olan projede ‘Hızlı Islah Yöntemi’ni buğdayda ilk kez kullanan firma olduk. Bu yöntemde sera şartlarında tohumları hızlı ve doğal bir süreç içerisinde geliştirdik. Durum buğdayda, iki yıl içerisinde arazide yapabileceğimiz 8 yıllık iş yükünü tamamlayıp tohumlarımızı toprakla buluşturduk ve kıraç alanları tohumluk üretimine kazandırdık. 2017’den bu yana devam eden projede tohumlar 2019’da toprakla buluştu ve elde edilen ilk tohumlar 2023’ten beri sözleşmeli çiftçilere verilerek çoğaltılıyor. İlk hasadını geçtiğimiz yıl yaptığımız projemizi gururla sürdürüyoruz. Ahmet Buğdayı projesi, ülkemizde doğru tarım uygulamaları adına hayata geçirilen en önemli örneklerden biri. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’yle Türkiye’nin ilk sanayi- üniversite iş birliğine imza attık. Bu anlamda da ülkemizde üniversite-sanayi iş birliğinin sonucu olarak hayata geçen son derece değerli bir proje. Bu iş birliğiyle Ahmet Buğdayı ve yerel durum buğdaylarının kalite ve agronomik özellikleri geleneksel metotlar kullanılarak iyileştirilecek, tekrar Türk tarımına kazandırılacak. Üretiminde kullanılan buğdayın kalitesinin geleneksel yöntemlerle artırılmasının gerek bulgur kalitesini gerekse ürün çeşitliliğini olumlu yönde etkileyeceğine inanıyoruz.
Duru Gıda, Avrupa ülkeleriyle birlikte Amerika, Kanada, Japonya, Avustralya’nın da aralarında bulunduğu 58 farklı ülkeye ihracat yapan ve yurt dışı ayağı çok güçlü bir şirket. İhracat yaptığınız ülkelerle ilgili bilgileri ve ihracat kriterlerinizin içeriğini öğrenebilir miyiz?
Duru Gıda, 89 yıldır bulgur başta olmak üzere Türkiye’nin en iyi bakliyatlarını tüketicilere sunmak için çalışan köklü bir şirket. Karaman’da 3 bulgur üretim tesisi, 1 haşlanmış bakliyat & hazır yemek üretim tesisi, 1 bakliyat işleme & eleme tesisi, Edirne’de 1 pirinç paketleme tesisi ve Şanlıurfa’da bakliyat ve hububat tedarik tesisi ile toplamda 7 tesisimizde ve 27 bin metrekare büyüklüğünde nihai ürün depomuzda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Günlük 610 ton bulgur ve bakliyat üretim kapasitesi ile Duru, dünyanın en büyük bulgur üretim hattına sahip. Bugün Avrupa ülkeleriyle birlikte Amerika, Kanada, Japonya, Avustralya’nın da aralarında bulunduğu 58 farklı ülkeye kendi markamızla ihracat yapıyoruz. 16 bulgur türü ile çeşitlilik rekorunun sahibiyiz. Bulgurun en mükemmel haliyle işlenebilmesi adına dünyada doğal taş değirmen kullanan tek firma olduğumuzu da gururla paylaşmak isterim. Pazar büyüklüğü, rakipler, hedef kitlenin beğenileri, yemek kültürü, beslenme alışkanlıkları, nüfus çeşitliliği gibi pek çok kriter ihracatı etkiliyor. Son dönemde sağlıklı yaşam trendine uygun sağlıklı beslenme yaklaşımları da talep üzerinde etkili oluyor. Duru Gıda olarak yüzde 30 ihracat payına sahibiz. Geçtiğimiz yıllarda Türk mutfağında ayrı bir yeri olan bulgurun dünyanın dört bir yanında tüketimini yaygınlaştırmak dolayısıyla ihracatını artırmak amacıyla bir tanıtım hamlesi başlatıldı. Dünya pazarında işlenmiş tarım ürünlerinde ‘Made in Türkiye’ imajının her geçen gün geliştiğini, yaygınlaştığını görüyor ve gurur duyuyoruz. Kalitesi ve çeşitliliğiyle ülkemizde kuru gıda denildiğinde sağladığımız güveni tüm dünyada, Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı olarak yayma hedefiyle çalışıyoruz. Ülkemizin coğrafi konumunun avantajıyla geçmiş yıllarda Ar-Ge, inovasyon ve makina ekipmana yapılan yatırımların olumlu sonuçlarını bugün aldığımızı söyleyebilirim. Sektör olarak 2024’te 14 milyar dolarlık ihracat hedefiyle Amerika ve Afrika kıtası başta olmak üzere Uzak Doğu pazarlarına odaklanıyoruz. AB ülkelerinde yaklaşık 6,5 milyon Türk nüfusun yaşadığını dikkate alırsak bulgur ihracatında dünya lideri olan ülkemizde üretilen bulgurun bu pazarda daha fazla talep görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bulgur, önümüzdeki yıllarda ülkemiz için önemli ihracat ürünlerinden biri haline gelecek.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği konularıyla birlikte sürdürülebilirlik adına tarım sektörüne önemli roller düşüyor. Bu anlamda, sektörel bazda yapılması gereken çalışmalara dair değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Tarımda hangi uygulamalar öne alınmalı? Duru Gıda olarak tüm faaliyetlerimizde, ülke tarımına değer katmayı hedefliyoruz. Doğaya saygılı ve sürdürülebilir üretim anlayışına sadık kalarak ülkemizin sürdürülebilir geleceğine, yenilikçi ve sürdürülebilir enerji projelerimizle destek olmaya devam ediyoruz. Organik tarım, su tasarrufu için su yönetimi, gübre ve pestisit kullanımını azaltmak, çeşitliliği artırmak, biyolojik mücadele yöntemleri kullanmak gibi sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasını destekliyoruz. Öte yandan doğa dostu faaliyetler ve yenilenebilir enerjiye yaptığımız yatırımlarla gıda sektöründe örnek olacak projelere ağırlık vermeye gayret ediyoruz. Güneş enerjisi altyapısı geliştirme hedefimiz doğrultusunda mevcut kapasitemizi 6,1 megavata çıkardık. Böylece Duru Gıda olarak elektrik tüketimimizin yüzde 79’unu güneş panellerinden üretiyoruz.
Bakliyatın sürdürülebilir gıda sistemleri açısından önemine dair görüşleriniz neler? Şirket olarak sürdürülebilir gıda hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Ahmet Buğdayı projesi, aslında tam olarak sürdürülebilir gıda hedeflerimizin çok güzel bir örneği. Doğal kaynakları koruyarak gelecek nesillere temiz su, verimli toprak ve sağlıklı gıda sağlama hedefiyle yerli unsurlarla üretim yapmak.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.