“GELECEĞE YÖN VEREN ŞİRKETLER”
Geleceğe yatırımın her zamankinden daha değerli olduğu yeni dünya düzeninde karşımıza çıkan dinamikler çok daha farklı, hızlı ve değişken. Geleneksel yapıların son derece yetersiz kaldığı iş dünyasında yaşananlar sadece süreci yönetmekle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda krizleri, belirsizlikleri, dönüşümleri, trendleri ve olası senaryoları da yönetme kapasitesi kadar başka bir kavramı öne çıkarıyor: “Dayanıklılık”. Vizyoner bir bakış açısının yanı sıra değişime proaktif katılım göstermek durumunda kalan şirketler, adeta sağlamlıklarını da test ediyor. Tıpkı sporda sürekli çalışılan bir kasın güçlenmesi gibi stratejilerini sürekli güncelleyerek güçlerini koruyan şirketlerin dayanıklılıklarını artırmak için geliştirdikleri yöntemler, gelecekteki konumlarının da anahtarı. Biz de sadece şirketlerinin değil, kendi yönetim biçimlerinin ve anlayışlarının da ötesine geçen günümüzün başarılı liderlerine dayanıklılığı nasıl okumak gerektiğini ve bu yetiyi artırmak için geliştirdikleri yöntemleri sorduk. Stratejilerini, yaklaşımlarını ve hedeflerini bizlerle paylaşan liderler, geleceğe giden yolda izledikleri rotayı da ana hatlarıyla aktardı.
”KURUMLAR UÇ NOKTA GÜVENLIĞINE YÖNELIK KATMANLI BIR YAKLAŞIM BENIMSEMELI”
HP’yi müşterilere daha iyi hizmet vermek için tasarlanmış “Geleceğe Hazır” bir kuruma dönüştürüyoruz. Süreçlerde, bizim ve müşterilerimizin çalışma şekli tamamen değişti ve değişmeye devam edecek. Bununla birlikte, eğlence ve sosyal bağlantılarda, oyunların merkezde olduğu farklılıklar da gerçekleşti. Değişmeyenlerden biri ise HP olarak kanala olan bağlılığımız ve iş ortaklarıyla olan iş birliğimiz oldu. Son 3 yılda işimizi hep birlikte 7,5 milyar dolardan fazla büyüttük. HP’nin en önemli noktalara odaklanma yaklaşımı da değişmedi. Müşterilerimizi merkezimizde tutmaya devam ediyoruz. Mevcut durumu belli bir perspektife yerleştirerek gelecek için projeksiyon yapıyoruz. Pazar toparlanacak ve hepimizin hazır olması gerekiyor. “Geleceğe Hazır” planımızın hedefi bu. Giderek artan ve tespit edilmesi zor kampanyalara karşı korunmak için kurumların uç nokta güvenliğine yönelik katmanlı bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor. Bu, siber suçlulara karşı iş birliğini artırıp daha gizli kötü amaçlı yazılımlar dağıtsa bile adreslenebilir saldırı yüzeyini azaltmak için “Sıfır Güven” ilkelerini takip etmek anlamına geliyor. Örneğin, HP Wolf Security, en yaygın saldırı vektörlerine (e-posta, tarayıcılar ve indirmeler) karşı koruma sağlayıp adreslenebilir saldırı yüzeyini daraltarak, tehdit sınırlama yoluyla kötü amaçlı yazılımların zararsız hale getirilmesini sağlıyor. Hibrit çalışma çağına giriyoruz. Çalışanlar esnekliğe değer veriyor. Ancak şu da var ki bir araya geldiğimizde daha iyi yaptığımız pek çok faaliyet var. Yüz yüze bir toplantıdayken izleyici değil, filmin bir parçasısınız. İşte bu yüzden hibrit çalışmanın kalıcı olacağına inanıyoruz. Video konferans kategorilerinde, çevre birimlerinde yeni fırsatlar getiriyoruz. HP, insanların istedikleri zaman, istedikleri yerden, yaptıkları işi severek çalışmalarını sağlayan sürdürülebilir şekilde oluşturulmuş, uçtan uca çözümler ve hizmetler sunuyor. Dünyanın dört bir yanındaki kuruluşlar, iş yaşamındaki bu büyük dönüşümü ve bunun yaşanan deneyim, liderlik tarzları, çalışma alanları, iş birliği, inovasyon, refah, kapsayıcılık ve üretkenlik açısından kendileri için ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyor. Şirketler, hibrit bir stratejinin, yenilenmiş bir çalışan deneyimi yaratmak için işle ilgili dört önemli faktör (fiziksel, dijital, kültürel ve duygusal) arasında doğru dengeyi gerektirdiğinin farkına varıyor.
HP olarak hibrit sisteme yönelik ürünlerimizi çoğaltıyoruz. HP tahminlerine göre, dünyada 90 milyon
toplantı odası var. Bugün bunların sadece yüzde 10’u
video konferans özelliğine sahip.
”JEOPOLITIK VEYA IKLIM DEĞIŞIKLIKLERIYLE BAŞA ÇIKMAYA HAZIR OLMALIYIZ”
COVID-19 bize ve tedarik zincirimize dirençli olmayı öğretti. Tedarik zincirimizi daha esnek ve dayanıklı olacak şekilde yeniden tasarlıyoruz. Gelecekte jeopolitik veya iklim değişiklikleriyle başa çıkmaya hazır olmamız gerekiyor. Geçtiğimiz 20-30 yıldan çok daha farklı bir ortamda faaliyet gösteriyoruz. Bu bağlamda portföyümüzde değişiklikler yaptık. Örneğin, temel işlerimizi modernleştiriyoruz. Bilgisayarlarımızı tasarlama şeklimizde önemli değişiklikler oldu. Sadece bu bahar aylarında bile 150’den fazla yeni ürün ve hizmet duyurduk. Sunduğumuz ürünlere hizmetler ekleyerek müşteri değer önerisini geliştiriyor ve işimizi büyütüyoruz. Kanal ortaklarına HP portföylerini HP hizmetleriyle genişletme olanağı sunuyoruz. “Geleceğe Hazır” stratejimiz, operasyonlarımızı dönüştürme biçimimizi de içeriyor. Tüm faaliyetlerimizi destekleyen bir omurga olan dijital altyapımıza yatırım yapıyoruz. Daha verimli ekosistem oluşturuyor, ortaklarımızla iş birliğini geliştiriyor, daha güçlü bir kanal oluşturuyoruz. HP ekibinin geleceğe hazır olması için gerekli tüm becerilere sahip olduğundan emin olmak amacıyla çalışanlarımıza yatırım yapıyoruz. Çevresel ayak izimizi azaltmak, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve gezegenimizi gelecek nesiller için korumak için iddialı adımlar atıyoruz. En büyük etkiye sahip olabileceğimiz alanlara odaklanıyoruz. Karbon emisyonlarımızı azaltırken işimizi büyütüyoruz. 2040 yılına kadar tüm değer zincirlerinde net sıfır ile sektörün en sürdürülebilir portföyüne sahip olacağız. Sektörün en iddialı orman koruma faaliyetlerini yürütüyoruz. 2030 yılına kadar ürünlerimizde ve baskı hizmetlerimizde kullanılan tüm kağıtlar için ormansızlaşmaya karşı koyma hedefimiz var. HP’nin vizyonu, dünyanın en sürdürülebilir ve adil teknoloji şirketi olmak.
”DÜNYA STANDARTLARINA UYGUN IŞ AKIŞI BENIMSIYORUZ”
DESA olarak geçirdiğimiz 51 yılın her günü ayrı bir hikaye ve ayrı bir değer barındırıyor. Bir önceki yıla göre daha dayanıklı ve güçlü olmak için dünyanın ve ülkemizin gerek politik gerekse ekonomik konjonktürdeki değişimlerini iyi okuyor, değişen şartlara hazırlıklı olmak için fırsatları ve riskleri önceden tespit ediyor, işimizi ve bilançomuzu buna göre yönetiyoruz. Hem Türkiye hem de yurt dışı pazarlara olan yakınlığımız ve uluslararası ortaklıklarımız tüm bu adımları atmada bize büyük kolaylık sağlıyor. Öte yandan dünya modasını takip ederek tüketicilerin ve mevcut müşterilerimizin taleplerini göz ardı etmeden dinliyor, toplumdaki sosyoekonomik değişimleri hissedip müşterilerin ihtiyaçlarını tespit ederek ürünlerimizi üretmek için hazırlık yapıyor ve deriye alternatif malzemeler konusunda çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
”DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZI BİTİRDİK”
“Dağın arkasını görmeyi” hedefleyen yaklaşımımız ile 1990’ların sonlarında tabakhane yatırımımızı yapıp düşey entegrasyonumuzu tamamladık ve hammaddenin altın değerinde olduğu bir dönemde dışa bağımlılığımızı bitirdik. Sonrasında 2005 yılında Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne dahil olmasıyla fiyat rekabetinin ön planda olduğu orta segment üzerinde yapacağı yıkıcı etkiyi göz önünde bulundurarak Düzce yatırımını yaptık. Aynı dönemlerde Türkiye’nin bölgesel liderlik rolünü öngörerek Samsonite ile bir JV antlaşmasına imza attık ve 2008 yılında Türkiye ile birlikte 5 komşu ülkeyi yöneten bir ortak girişimi oluşturduk. Sürdürülebilirliğin ve yeşil mutabakatın sektörümüz üzerindeki etkisini hesap ederek bir yandan yeşil enerji yatırımlarımızı tamamladık bir yandan da sektörümüzde dünyanın en önemli sürdürülebilirlik standardı olan LWG (Leather Working Group) sertifikamızı aldık. Son olarak da Milano’daki showroom’umuz aracılığı ile dünyaya sunduğumuz “Nineteenseventytwo DESA” markamızın İtalya’daki ayak izini güçlendirmek amacıyla 2022 Toskana Bölgesi’nin kalbinde bir üretim tesisi yatırımına başladık ve geçtiğimiz günlerde bu tesisi devreye aldık.
”MÜŞTERIYE ULAŞMAK VE BAŞARIYI PAYLAŞMAK ÇOK ÖNEMLI”
Dünyanın geldiği noktada insanlar sosyal iletişime, çevreye, hayvan haklarına çok duyarlı. Bunun yanında iletişime, bilişime ve teknolojiye çok önem veriyorlar. Bizim de gündemimiz de hem yeşil moda ile yaptığımız çalışmalar, hem de karbon azaltımı için öne aldığımız projelerimiz var. Müşteriye ulaşmak, bilgilendirmek ve başarıyı paylaşmak çok önemli. Bununla ilgili çeşitli omnichannel pazarlama kanallarını kullanıp, offline’daki mağaza kanallarımızı müşterilerimize sunuyoruz. E-ticaret sitemiz ve sosyal medya kanallarımızla tüketicilerimize ulaşıyoruz. Bunun yanı sıra metaverse dünyasında bilişimde öne çıkmış sistemleri kullanıyoruz. Dijitali de pazarlamanın içine koyduğunuzda iletişimde hızlı dönüşümler alıyorsunuz. İç marka olmak konusunda da çalışanlarımıza yapay zekayla ilgili eğitimler veriyoruz. Tüm İK çözümlerimizi artık Kiğılı Asistan ile yanıtlıyoruz. Müşterilerimize mağazalarımızdaki yapay zekayla çalışan ekranlar ile destek olmaya başladık. Bilişim vadisinde kurduğumuz start-up teknoloji şirketimizle dünyadaki gelişen teknolojileri takip ederek hem tüketicimize hem de kendimize faydalı şekilde uygulamaya çalışıyoruz.
”EN ÖNEMLİ KONUMUZ DÜNYADAKİ GELİŞMELERİ TAKİP ETMEK”
Artan siber suçlar, tedarik zinciri zorlukları ve iklim krizlerinden kaynaklanan aksaklıklar gibi etkisi yüksek unsurları yönetmek için entegrasyon sisteminizin hazır olması gerekiyor. Hem içerideki hem de yurt dışındaki bilgilerinizin saklanabilmesi için güvenlik yazılım sistemlerinizin olması şart. Biz de marka olarak kendi yazılım ve güvenlik sistemimizi kurduk. Siber suçlarla, müşteri ilişkileriyle ilgili tüm bu olabilecek aksaklıklara karşı tedbirlerimizi aldık. Bunlarla ilgili özel ekipler kurduk. En önemli konumuz dünyadaki gelişmeleri takip etmek ve Kiğılı’ya uyarlamak. Nerede problem yaşayacağımızı, buna karşı nasıl hızlı aksiyon alacağımızı öngörüp buna göre bir strateji geliştirebilmek için çok ciddi bütçe ayırıyoruz.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.