“YAPAY ZEKA UYGULAMALARIMIZ İLE BÜYÜK DEĞİŞİME HAZIRLANIYORUZ”

Yarattıkları teknolojinin toplumdaki bireylerin yanı sıra, gezegenin kendisine de fay- da sunmasını önemseyen ve sahip oldu- ğu sorumluluğun farkındalığıyla yol alanMicrosoft, tüm çözümlerini söz konusu bakış açısıylaele alıyor. Eşitlikçi, sürdürülebilir ve güvenilir bir gelecek inşa etme vizyonuyla hareket eden şirket, yapayzeka destekli uygulamalarıyla çalışma hayatında büyükdönüşümlere yol açmaya devam ediyor. Profesyonelyazılımcılara ve teknoloji çalışanlarına yönelik geliştirdiği hizmetlerle köklü yaklaşım değişikliklerine gidenMicrosoft, Power Platform ile kodlama bilgisi olmayan bir çalışanın dahi uygulama yazmasını müm- kün kılıyor. Microsoft Türkiye Kurumsal ÇözümSatışlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı veTeknoloji Deneyim Merkezi Direktörü Elif AcarÖzgüner, Business Türkiye okurları için sorularımızı yanıtlarken, deprem bölgesinde gerçekleştirdikleriteknoloji desteklerini, yapay zeka tabanlı hizmetle- rini ve yeni dönemin çalışan beklentilerini bizlereaktarıyor.

6 Şubat’ta Türkiye’de 11 ilimizi etkileyen bir deprem fela- keti yaşadık. Bu tür felaketler, işletmelerin dijital altyapı- larına da büyük zarar veriyor. Microsoft olarak ilk aşama- da nasıl teknolojik destek verdiğinizden ve uzun vadedeyapay zeka tabanlı teknolojilerin nasıl fayda sağlayacağın- dan bahsedebilir misiniz?

Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından, teknolo- ji altyapılarında felaket kurtarma ve iş sürekliliği (BCDR)çözümleri, gündemimizde üst sıralara yükseldi. Öncelik- le depremden etkilenen şirketlere, KOBİ’lere ve STK’la- ra 1,5 milyon dolar tutarında teknoloji desteği sunduk.Open-AI platformumuzu deprem bölgesi için çözüm üretenstart-up’ların kullanımına açtık ve start-up başına 150 bindolara ulaşan bulut desteği verdik. Açık veri platformların- daki uydu görüntüleri üzerinden yapay zeka algoritmaları- nı kullanarak zarar görmüş bina tespit modeli oluşturduk.Teams ve Intune mobil cihaz yönetimi çözümleri ile sahaçalışanlarının kesintisiz iletişimini sağladık. Birlikte çalıştı- ğımız kurumlarda, işletmelerin iş sürekliliğini sağlamak içintasarlanmış Microsoft’un felaket kurtarma çözümlerini işyükleri bazında tekrar ele almaya başladık.Kurumların kendi veri merkezlerinde ya da Azure’da ça- lıştırdığı iş yüklerini, yine Azure platformu üzerinde SiteRecovery servisleri ve etkin RTO/RPO değerleri ile aya- ğa kaldırılması mümkün. Diğer yandan, Microsoft’un sonhaftalarda art arda hayata geçirdiği yapay zeka destekli Mic- rosoft365 Copilot, Dynamics365 Copilot, Github Copilot,Security Copilot gibi uygulamalardaki heyecan verici geliş- meler ışığında, önümüzdeki günlerde çalıştığımız kurumlar- la iş yapış şekillerimizi nasıl değiştireceğimizi yeniden değer- lendireceğiz. Yapay zeka destekli uygulamalarımız, çalışmahayatında büyük dönüşümlere yol açmaya devam edecek.Bu konuda hazırlıklarımıza devam ederken, her sektöre özelkullanım senaryolarını ayrı ayrı değerlendiriyor ve büyükdeğişime birlikte hazırlanıyoruz. Bu noktada kısaca fikir ver- mek adına birkaç madde sıralamak isterim:
• Microsoft 365 Copilot, sizin için bilgi derliyor, dokümanhazırlıyor, toplantılara katılıyor, yapılacakları takip ediyor,size sadece sizin yapabileceğiniz işleri bırakıyor.
• Dynamics 365 Copilot ile satış, hizmet ve pazarlama gibifonksiyonları yürüten profesyonellere yapay zeka desteklirehberlik sağlıyoruz.
• Yine çok yakın zamanda duyurduğumuz MicrosoftSecurity Copilot ile yapay zekanın gücünü siber güvenlikdünyasına da taşıyacağız. Microsoft Security Copilot, gü- venlik uzmanlarının yapay zeka hızında ve ölçeğinde hare- ket etmelerini sağlayan ve GPT-4’ün gücünden faydalananilk güvenlik ürünü olacak. Güvenlik çözümlerinin beslediğibilgileri entegre edip, kuruma özel analiz yapacak ve tavsiye- lerde bulunacak.
En yoğun çalıştığımız konulardan biri olan uç nokta koruma- sıyla, XDR vizyonumuz sayesinde Gartner’ın yeni yayınlananraporunda liderler arasındaki yerimizi daha da güçlendirmişolduk. Uç nokta korumasında kimlik, e-posta, SaaS yazılımlarve uç nokta verilerini birbirleriyle ilişkilendirerek oluşturduğu- muz XDR yaklaşımı ile uç nokta koruma vizyonunu yeni biraşamaya taşıyoruz.

Yapay zekanın yükselişi, ülkemizde yeterince yazılımcı yetişiyor mu sorusunu da tekrar gündeme getiriyor. Bu alanda Microsoft, profesyonel yazılımcılara ve teknoloji çalışanlarına ne gibi ürün ve hizmetler sunuyor?

Maalesef ülkemizde arzu ettiğimiz sayıda yazılımcı yetişmiyor.Aslında sadece ülkemizde değil, tüm dünyada büyük bir yazı- lımcı açığı ile karşı karşıyayız. Organizasyonların yüzde 86’sıuygulama yazacak nitelikte çalışan bulamadıklarını belirterekbu veriyi doğruluyor. Asıl işi üretim yapmak olan sektörleri- mizde dahi makine mühendisinden çok bilgisayar mühendisitalebi olduğunu görüyoruz. Dijital platformların yetkinlik veçeşitlilikleri hızla artarken, yazılımcı azlığı yeni çözümlerinaynı hızda hayata geçirilmesi konusunda güçlüklere sebepoluyor. Microsoft olarak burada köklü yaklaşım değişikliğinegitmemiz gerektiğini fark ettik. Bu noktada low-code/no-codeolarak isimlendirdiğimiz, düşük kodlu uygulamalar, arz talepaçığının kapanmasına katkı sağlayacak servisler olarak öneçıktı. Yazılım geliştirme eğitimi almamış ancak teknolojiye aşi- na ve özellikle iş süreçlerine oldukça hakim “İş Teknolojisti”dediğimiz özel kitleyi yazılım geliştirme ordusuna katmak içinkolları sıvadık.Microsoft Power Platform ailesi, low-code / no-code uygulamageliştirme, iş akışı, raporlama ve robotik proses otomasyonusüiti ile bu ihtiyaçları gidermek üzere çözüm ailemize katıldı.Citizen Developer’ların getireceği yaratıcılık ve iş gücü ile diji- tal yetkinliği sadece organizasyonel bazda değil, aynı zamandabireysel bazda da işler hale getirme fırsatını kaçırmamalıyız.Modern uygulama geliştiriciliği diye adlandırdığımız bu dün- yada fırsat sahası çok geniş. Öyle ki organizasyonların yüzde37’si kritik iş süreçlerini yönetirken, halen kağıt kullanıyor.Önümüzdeki 5 yıl içinde dünyada 500 milyon uygulamanıngeliştirileceği öngörülüyor. Bu hacim, geçtiğimiz 40 yılın topla- mında geliştirilen uygulamaların sayısından daha fazla. Mobiluygulama alanında talep hacmi, IT departmanlarının karşıla- yabileceğinin 5 katı hızda artıyor. Gartner’ın bir araştırması,2023 itibarıyla citizen developer sayısının profesyonel yazılımcısayısının 4 katına çıkacağını gösteriyor. 2024 itibarıyla da işlet- melerin yüzde 65’i low-code kullanarak uygulama geliştirecek.Power Platform, kodlama bilgisi olmayan bir çalışanın uygu- lama yazmasını mümkün kılıyor. Bu sayede hem inovasyondöngüsünü hızlandırabiliyor hem de IT takımlarının dahakompleks projelere odaklanmasını sağlayabiliyoruz.

Hibrit çalışmayla birlikte “modern iş yeri” kavramı da hayatımıza girdi. Modern çalışma ne ölçüde benimsendi? Çalışma hayatına olumlu-olumsuz yansımalarıyla ilgili neler söylenebilir?

Hibrit çalışma düzeninin benimsenmesiyle hem çalışan hemde İK lideri profillerinin birlikte dönüştüğüne ve İK’nın çokdaha insan ve deneyim odaklı bir alana evrildiğine şahit- lik ediyoruz. Geniş perspektiften ele aldığımızda “Modern işyeri” dediğimiz, fiziksel ve uzaktan çalışmayı tek potada eritenhibrit çalışma modelini Microsoft çatısı altında nasıl algıladı- ğımızdan ve daha da önemlisi bu modelin nasıl uygulanmasıgerektiğinden kısaca bahsetmek isterim. Öncelikle Microsoftplatformlarının global iş gücü değişimi ile ilgili bize sunduğuverilerden birkaçını paylaşalım. LinkedIn’in 800 milyon üyesive 50 milyonu aşkın şirket üzerinde yapılan analizler, pandemisonrası uzaktan çalışılabilen iş oranının yüzde 2’lerden yüzde 20’lere çıktığını kanıtlıyor. 270 milyonun üzerinde çalışan,Microsoft Teams ile dijital çalışma ortamında yerini aldı. Ofisçalışanları için çalışma saatlerinin mesai sonrası saatlere vehafta sonlarına uzadığını net olarak görüyoruz. Raporlar gün- lük çalışma süresinin ortalama yüzde 13, mesai sonrası çalışmasaatlerinin yüzde 28 ve hafta sonu çalışma sürelerinin yüzde 14arttığını gösteriyor. Bu çerçevede, modern çalışmada her şey- den önce yaratıcılığın teşvik edilmesi ve çalışanların hem bireyhem de bir takımın parçası olarak güçlendirilmesi büyük önemtaşıyor. Çalışanların her zaman, her yerde üretken olabilecekle- ri bir kültürü yaratmak ve bu iklimi beslemek gerekiyor.Araştırmalar, dünyanın dört bir yanında milyonlarca çalışa- nın, bu esnekliğin teşvik edildiği hibrit çalışma modelini be- nimsediğini ortaya koyuyor. Buna karşın yöneticilerin büyükbir kısmının, performansın daha kolay ölçülebildiği ve etkile- şimin daha yüksek olduğu geleneksel ofis düzenini kalıcı ola- rak geride bırakma konusunda tereddüt ettiğini görüyoruz. Budurum da doğal olarak yöneticiler ve çalışanlar arasında fikirkopukluğu yaşanmasına sebep oluyor. Çalışan-yönetici arasın- daki köprünün yeniden ve sağlam şekilde inşa edilmesinde İKliderlerine büyük sorumluluk düşüyor. İş yerinde herkes içinideal çalışma modeli yaratmanın en etkin formülü, saha çalı- şanlarından yöneticilere kadar her kademe arasında iletişim veetkileşim kanallarını canlı tutmaktan geçiyor.

Değerli okuyucumuz,

Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.