”SÜRDÜRÜLEBILIRLIK ALANINDAKI ÇALIŞMALARIMIZI ‘İYI-GE’ ILE DEVAM ETTİRİYORUZ”
Ülkemizin köklü şirketlerinden Arçelik, bugün 53 ülkede 82 iştiraki bulunan global bir organizasyon olarak yolculuğunu sürdürüyor. Teknolojisi, insan kaynağı ve üretim gücüyle sürdürülebilir bir gelecek için çalışan lider şirket, “İyiliği aşkla tasarlar” sloganıyla çıktığı yeni marka yolculuğunda gezegenimizin geleceğine katkı sağlayacak ürün ve projeler geliştiriyor. Çeşitli projeleriyle toplumsal cinsiyet eşitliğini de merkezine alan şirket, kadın bayi oranını da 2026 yılının sonuna kadar yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyor. Business Türkiye için sorularımızı yanıtlayan Arçelik Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Tüfekçi, fayda odaklı marka yolculuklarının hedeflerini okurlarımız için paylaşıyor.
Üretimden pazarlamaya kadar uzanan kapsamlı bir perspektifle pusulasını “İyiliği aşkla tasarlar” sloganı doğrultusunda daha iyi bir geleceğe odaklayan Arçelik, sorumlu üretim ve tüketimi destekleyecek projelere imza atıyor. Bu anlamda fayda odaklı marka yolculuğunuzun bileşenlerinden ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Günümüzde şirketlerin, markaların başarılı olması için iyi, kaliteli ürünler ve hizmetler geliştirmesi yetmiyor. Tüketiciler toplum için değer yaratan ve çevreyi gözeten markaları tercih ediyor. İklim krizinin etkileri de ortada iken gezegen geleceğine odaklanmak artık bir zorunluluk haline geliyor. Arçelik “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonuyla tüm operasyonlarında sürdürülebilirliğe odaklanan bir şirket. Bugün küresel ölçekte pek çok pazarda lider olmamızın en önemli nedenlerinden biri de fayda odaklılığı önceliklendirmemiz. Arçelik olarak “İyiliği aşkla tasarlar” sloganıyla çıktığımız yeni marka yolculuğunda, enerji ve su verimliliğine odaklanan, geri dönüştürülmüş malzeme kullanım miktarını artırdığımız teknolojiler geliştiriyoruz. Bu kapsamda İyi-Ge (İyilik Geliştirme) platformunu hayata geçirdik. Amacımız, güçlü Ar-Ge yetkinliklerimizi ve etki alanımızı artırarak gezegenimizin geleceğine katkı sağlayacak ürün ve projeler geliştirmek. Beko markamızla çevre dostu ürün serimizi tüketicilerimizle buluşturduk. ”Beko 100 Kadın Bayi” projemizle bayi ekosisteminde kadın temsiliyetini artırarak, Türkiye’nin dört bir yanında bulunan bayi ağımızı daha da güçlendirirken, mesleklere yönelik “kadın işi, erkek işi” şeklindeki önyargıları kırmayı amaçlıyoruz.
Açılımı “İyilik geliştirme” olan İyiGe ile başlattığınız “İklim Dostu Hareket” ile gezegenimizi iyileştirmek adına adeta cevaplar üretiyorsunuz. Arçelik’in köklü Ar-Ge’sine katkıda bulunan söz konusu platformun faaliyetlerini sizden dinleyebilir miyiz? Hedefleriniz hangi doğrultuda ilerliyor?
Arçelik markamızla, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı, bilim insanları, üniversiteler, STK’lar, ak- tivistler ve sanatçılardan oluşan or- tak akıl platformu “İyi-Ge” ile devam ettiriyoruz. Hedefimiz, Arçelik’in tüm paydaşlarını ve toplumu dahil edeceği, doğanın ve gezegenin korunmasına, sürdürülebilir tüketime yönelik pro- jeler geliştirmek. 2021 yılında hayata geçirdiğimiz İyi-Ge Kurulu, geçtiğimiz yıl “İklim Dostu Hareket”i başlattı. İklim Dostu Hareket, iklim değişikliğine karşı mücadelede farkındalığı artırmayı ve hanelerin su/enerji tüketimini ve atık miktarını en aza indirmeyi hedefliyor. Türkiye’nin ilk iklim dostu Arçelik mağazasını İzmir’de açarak, İklim Dostu Hareket’e güçlü bayi teşkilatımızı da dahil ettik. Önümüzdeki dönemde İklim Dostu mağaza konseptimizi Türkiye çapında genişleteceğiz.
Yenilikçi teknolojilerin yanı sıra enerji dostu ürünlerinizi dünyanın dört bir yanına taşıyan Beko markanızla birlikte devam eden sürdürülebilirlik odaklı projeleriniz neler? Beko ile global anlamda nasıl bir yolculuk gerçekleştiriyorsunuz?
Fayda odaklı bir marka olmak, toplumu ve dünyayı daha iyi bir hale dönüştürmek üzere çalışmalar gerçekleştirmeyi gerektiriyor. Avrupa’nın ev teknolojilerindeki lideri Beko markamızla sürdürülebilir ve enerji verimli ürünlere odaklanarak, “gezegeni iyileştiren” teknolojiler geliştiriyoruz. Bir ilke imza atarak, deniz ve okyanuslardaki canlıların hayatını tehdit eden mikrofiber plastik atıkları yüzde 90’a varan oranda engelleyen çamaşır makinesi filtresi geliştirdik. Bu teknolojiyi, açık inovasyon örneği olarak tüm şirketlerin kullanımına açtık. SaveWater teknolojimiz ile kurutma makinesinde toplanan su, çamaşır makinesinin ilk yıkama suyu olarak kullanılabiliyor. Bulaşık makinelerinde biriken durulama suyunu da ön yıkamada kullanarak su tasarrufunu destekliyoruz. Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızın önemli bir ayağını da toplumsal cinsiyet eşitliği oluşturuyor. Bu konudaki hedeflerimiz arasında mesleklere yönelik cinsiyet kalıplarının aşılması, kadın ve erkeklerin toplumun her alanında eşit şekilde temsiliyetine katkı sağlamak bulunuyor. Mesleklerle ilgili cinsiyet kalıplarının ortadan kalkmasına katkı sağlamak üzere de “500 Kadın Teknisyen” projesini yürütüyoruz. “BEKO 100 Kadın Bayi” projemiz ile önceden yüzde 8 olan kadın bayi oranını, 2026 yılının sonuna kadar yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Yakın zamanda, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD) ile güçlerinizi birleştirerek hayalet balık ağları sorununun çözümüne katkı sağlayacak ortak bir projeye imza attınız. Bu projede neler yaptınız?
Hayalet ağlar, doğada kısa zaman- da çözünmüyor ve yıllarca deniz- lerdeki biyoçeşitliliği tehdit ediyor. WWF-Türkiye ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği iş birliğiyle başlattığımız proje ile Marmara Denizi Prens Adaları’nda hayalet ağların yerlerini belirleyerek, özel dalışlarla çıkartıyoruz. Bir yıl boyunca devam edecek projede toplanacak bu ağların gerekli kriterleri karşılayan kısmı geri dönüştürülerek Arçelik’in ürettiği beyaz eşyalarda kullanılacak. Balıkçılara ve bölge halkına farkındalık seminerleri düzenlenecek.
İklim krizi ile mücadelede küresel ölçekte yapılan çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Sürdürülebilirlik adına fark yaratma konusunda lider bir şirket olarak sektör bazında gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gezegenimiz ve insanlık, iklim krizi gibi acil bir durumla karşı karşıya. Şirketimiz, iklim kriziyle mücadele için yıllardır önemli adımlar atıyor. Arçelik olarak, 2050 yılına kadar tüm operasyonlarımızda net sıfır emisyon taahhüdünde bulunduk. İklim değişikliğiyle mücadele artık uluslararası ticaret açısından da zorunluluk haline geliyor. Hangi sektörden olursa olsun tüm şirketlerin üzerine çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Şirketlerin sürdürülebilirliği, üretimden satış ve pazarlamaya kadar tüm faaliyetlerinin merkezine koyması, karbon emisyonlarını azaltmaları, müşterilerine geri dönüştürülmüş malzemeler kullanarak ürettikleri enerji verimli ürünler sunmak için yatırım yapmaları gerek.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.