1986 yılında Damat markasıyla erkek hazır giyim sektörüne adım attığı günden bugüne, %100 Türk sermayesi ile kendi markalarını yaratmış olan Orka Holding, geçmişinden aldığı güçle günümüzün lider kuruluşlarından biri olmaya devam ediyor. “Bir dünya markası olacağız.” sözüyle yola çıkan şirket günümüzde beş kıtada, 80 ülkede 411 adet mağaza sayısıyla, küresel markalarla da başarıyla rekabet ediyor. Lükse daha derin bir anlam katan koleksiyonlarını oluştururken, doğaya ve geleceğe karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olma mutluluğunun çok değerli olduğunu ifade eden Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, odak noktalarının; “sürdürülebilir kaynak kullanımı ve döngüsel tüketim” olduğunun da altını çiziyor. Metaverse platformunda GoArt ile iş birliği gerçekleştirdiklerini ve çok yakında Türkiye’nin ilk metaverse mağazasını açacaklarını belirterek sorularımızı yanıtlayan Orakçıoğlu, perakende sektörünün dinamiklerini değiştiren online satış noktasında kanal hacmini artıracaklarını da sözlerine ekliyor.
Orka Holding çatısı altında %100 Türk sermayesi ile kurduğunuz markalar, bugün erkek modasına yön veren lider markalar konumunda. Ayrıca “Yılın Girişimcisi Ödülü”nü alan ve markaları tez konusu olarak dünyaya örnek gösterilen başarılı bir lidersiniz. Başarılarınızın altında yatan felsefenizi ve spesifik stratejilerinizi öğrenebilir miyiz?
Her daim yinelediğim bir söz vardır: “Çıraklığını yapmadığınız bir işin ustası olamazsınız.” Ben, çocuk yaşlardan itibaren gönül verdiğim bu sektörde en temel seviyeden işe başladım. Doğduğum kent olan Elazığ’da daha ilköğretim öğrencisiyken, okuldan sonra eve değil dayımın mağazasına gelir, önlüğümü orada çıkarır ve müşterilere takım elbise, gömlek, pantolon satmaya başlardım. Gerek Elazığ’daki gerekse yüksek lisans öğrenimim için geldiğim İstanbul’daki eğitim hayatım boyunca, hep iş hayatının içinde yer aldım. İstanbul’a geldiğim zamanlarda da kardeşim Halidun Orakçıoğlu ve kuzenim Osman Arar ile birlikte “Kendi markalarımızı üreterek tüm dünyaya satacağız, bir dünya markası olacağız.” demiştik. Daha en başında hedefimizi belirledikten sonra, bizim dışımızda gelişen engellere ve eleştirilere aldırmadan, büyük bir azimle çalışmalarımızı sürdürdük.
Başarı için aynı zamanda çok iyi bir gözlemci de olmak gerekiyor. 80’li yılların ikinci yarısında İstanbul’a geldiğimde, marka yaratmadan önce çok çalıştım. Kumaşın nerede üretileceği, nerelerden alınacağı, tasarımın nasıl yapılacağı gibi pek çok konuda antrenman yaptım. Diğer yandan sektörde daha güçlü firmalar vardı. Sermayeniz yoksa kimsenin size şans vermesi de mümkün değildi. Dolayısıyla vizyonumuzu hayata geçirmek kolay olmadı ama gerçekten çok çalışarak tüm zorlu süreçleri aşmayı başardık. Hedefe ulaşma stratejilerinde çok önemli olan bir nüans var; o da bu süreçte bireysel başarıların yeterli olmadığı. Konuyu bütüncül bir bakışla ele almak ve sürdürülebilir başarı için topyekûn bir mücadele içine girmek de çok önemli. Bunu şu örnekle açıklamak isterim; 90’lı yıllarda Köln’de uluslararası bir fuara katılmıştık. 1986 yılında kurduğumuz “Damat” markamızla operasyonumuzu başarıyla yürütüyorduk. Fuar sırasında ekip arkadaşlarımızın bir müşteriden çok yüklü sipariş aldığını öğrendik. Her şey çok güzel gidiyordu. Sıra müşteriyle adresleşmeye geldi. Adresleşme sırasında birdenbire sipariş iptal edildi ve ürün almaktan vazgeçildi. Sonra öğrendim ki, merkezimizin İstanbul ve Türkiye olduğunu görünce siparişten vazgeçmişler. Bu durum, bizde o dönem motivasyon kaybı yarattı. Bizi çok üzen olay sonrası gördüm ki, sadece kendi çabamızla ve bireysel başarımızla bir dünya markası yaratmak zor. Ülke ve sektör imajı için de çok çabalamamız gerekiyor. Bu nedenle Süleyman Orakçıoğlu olarak, marka yöneticiliğimin yanında kendime farklı alanlarda da yatırım yapmaya karar verdim. İTKİB ve İHKİB’de başkanlıklar yürüttüm ve sadece bireysel markamızın değil ülkemizin sektör imajının yükseltilmesi için de çok büyük uğraşlar verdim.
Aynı şekilde Birleşmiş Markalar Derneği’nin kurucu başkanıyım. 2001 yılında rahmetli Hüseyin Kurtuluş ile birlikte BMD’nin temelini attığımızda, birbirine selam vermeyen markaları bir araya getirerek sektörümüzün gücünü her platformda ortaya koyduk. Yine sektörümüze yaptığımız belki de en büyük katkı, İstanbul Moda Akademisi’ni açmak oldu. Yurt dışında eğitim imkânı olmayan gençlere bu fırsatı sunduk, eğitimi onların ayağına getirdik. Geçmişte bir elin parmakları kadar olan tasarımcı sayısı, şu anda yüzlü rakamlarla ifade ediliyor. Şu anda Moda Tasarımcıları Derneği üyesi yüzlerce tasarımcımız var. Sonuç olarak, başarının her şeyden önce bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Eğer bu deneyimi kendiniz kullanırsanız, evet başarılı olursunuz ama paylaşırsanız efsane olursunuz. Başarı için iklim ve atmosfer oluşturmak çok önemliydi, biz de bunu eş zamanlı olarak hayata geçirdik. Bu amaçla markamızı olduğu kadar, sektörümüzü de yükseltmeyi hedefledik. Bireysel başarımızla birlikte bütünsel başarıyı her yerde hissettirmeye çalıştık.
Üretim tesislerinizde yüksek teknoloji ve robotlarla üretim yapıyorsunuz ve dünyanın en iyi fabrikalarından birine sahipsiniz. Bu anlamda yıllık üretim kapasiteniz ve dijitalleşmenin üretiminize etkisi nedir?
Halen fabrikalarımızda, günde 4.000 gömlek ve 1.100 takım elbise üretme kapasitesine sahibiz. Yeni yatırımımızla gömlek ve pantolonda üretim kapasitesini iki kat artırmayı planlıyoruz. Aynı zamanda dünya markaları için üretim gerçekleştiriyoruz. Kapasitenin yüzde 60’ı iç piyasaya, yüzde 40’ı ihracata çalışıyor.
Geçtiğimiz yıl sonunda Giresun’da 30 milyon TL yatırımla üçüncü üretim tesisinizi açmak için düğmeye bastınız. 300 kişiye ek istihdam sağlaması beklenen yeni yatırımınızla ilgili gelişmeleri ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Orka Holding olarak inovasyon, tasarım, perakende ve ihracatın yanında modanın üretim ayağında da yer alıyor olmamız, endüstride entegre bir yapıya bürünerek uluslararası alanda gücümüze güç katmamıza olanak sağladı. Ancak üretim yatırımlarımızın bunların ötesinde bir anlamı var. Giresun’daki üretim tesisimiz olan Giteks’i “Türkiye’ye, ülkemiz insanına nasıl bir değer yaratırız?” düşüncesiyle hayata geçirdik. Marka gücümüzün üretim kalitesi ile özdeşleşmesinin yanında ülke ekonomisi ve istihdamına katkı sağlaması için bu yatırımı gerçekleştirdik. Aynı zamanda Türkiye’nin marka ekonomisi dönüşümüne sektörümüzün destek olabilmesi için nitelikli eleman sorununun çözülmesine de ihtiyaç olduğunun bilincindeyiz. Şimdi, üçüncü üretim tesisimizle yatırımlarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Giteks’te halen 827 çalışanımız var, yeni yatırımla 300 kişiye ek istihdam sağlayacağız. Grup bünyesinde ise 2 bin 831 kişiye istihdam sağlıyoruz. Diğer yandan üretim faaliyetinin, sektördeki konumumuzda karşı konulmaz bir güç yarattığı da gerçek. Bu nedenle Giteks’in giyim teknolojisi açısından Avrupa’nın en iyi altyapısına sahip üretim tesislerinden biri olmasına dikkat ettik. Fabrikalarımızda aynı zamanda daha az kaynak tüketimine ve karbon salınımını düşürmeye odaklandık. Yani “AB Yeşil Mutabakatı” ile ticaret hayatımıza dahil olacak çok sayıda sürdürülebilirlik standardını bizler çok daha önce karşılamak üzere yatırımlarımızı hayata geçirmiştik. Dolayısıyla modanın tüm kulvarlarında elde ettiğimiz başarılarda, gücümüzü üretim kalitemiz ve altyapısından aldığımız bir gerçek.
Beş kıtada, 80 ülkede 411 adet mağaza sayınızla, küresel markalarla da rekabet halinde olan güçlü bir şirketsiniz. İtalya, İspanya, Polonya, Dubai, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Güney Afrika, Kenya, Kudüs ve Irak’ta da toplamda 26 yeni mağaza açtığınızı biliyoruz. Global yolculuğunuzda Grup olarak hedeflerinizi ve önümüzdeki dönem için projelerinizi öğrenebilir miyiz?
Dünya moda perakendesinde yaygın bir şekilde mağazalaşma faaliyetine öncülük ettiğimizi söylersem yanlış olmaz. Global yolculuğumuzda pazar çeşitliliğine de büyük önem veriyoruz. Geçen yıl özellikle dünya modasına yön veren ülkelerden İtalya ve İspanya’da çok önemli başarılar elde ettik. İtalya, İspanya, Polonya, Dubai, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Güney Afrika, Kenya, Kudüs ve Irak’ta toplam 26 yeni mağaza açtık. Her dönem olduğu gibi 2022 yılı ve sonrasında da marka zincirimizi genişletmeyi sürdüreceğiz. Yurt dışında büyümeye devam edeceğiz. Bu kapsamda bu yıl sonuna kadar yurt dışında 25 yeni mağaza ile global yolculuğumuza devam etmek hedeflerimiz arasında.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.