Son iki yıldır yaşanan ve hızlı değişimlere yol açan yeni koşullar, iş dünyasının parametrelerini her geçen gün etkilemeye devam ediyor. Söz konusu süreçlere karşı tüm şirketler, bulundukları sektörlere paralel olarak gelişme gösterirken buluştukları ortak noktalardan biri de “İnsan Kaynakları” olarak öne çıkıyor. Yaşanan teknolojik gelişmelerin etkilediği en önemli departmanlardan olan İK yapısı, sorunlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden şekilleniyor. Zorlu rekabet ortamının içinde varlıklarını ve başarılarını sürdürmeye odaklanan şirketler, çalışanlarının bağlılığını ve performanslarını artırmak üzere yeni trendleri bünyelerine entegre ediyorlar.
YAPISAL DEĞİŞİMLER
Pandemi tüm ezberleri bozarken, özellikle sürecin baş aktörü olan dijital dönüşümün yarattığı değişim ve trendler, tüm çalışma koşullarıyla birlikte ofis sistemini de etkiliyor. Hibrit çalışma modelinden strateji planlamaya, yeni yetenek arayışından eğitim programlarına kadar İK’nın temas ettiği her noktaya yeni sorumluluklar ekleniyor ve sürdürülebilir başarının anahtarı olarak söz konusu trendlerin takibi kaçınılmaz duruyor. İnsan kaynaklarının hedefinde planların yürütülmesinden ziyade yeni dünyanın ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yer alırken, değişen tüketici alışkanlıklarına paralel olarak çalışan deneyimini iyileştirmek her zamankinden daha önemli hale gelmiş durumda. Bu önem, İK departmanlarını temelden bir değişikliğe yönlendiriyor ve geleneksel olan yapının değişiminin de ilk basamağını oluşturuyor. Yeni trendler ilk olarak; daha önce net bir zaman çizelgesi üzerinden ve tanımlanmış kaynaklarla sonuca giden departmanın “bakış açısı”nı değiştirerek onu bir ürünü ve onun devamını esas alan, kaynakları ihtiyaca göre şekillendiren bir yapıya dönüştürüyor.
İK’NIN GÜNDEMİNİ BELİRLEYEN TRENDLER
Yeni trendler ve yaşanan gelişmelerin İK yapısı üzerinde yarattığı değişimler sadece bugünü değil geleceği de hedefliyor. Bu yaklaşımla birlikte öne çıkan trendler ve insan kaynaklarının yeni gündemini belirleyen etkiler şu şekilde sıralanıyor;
– Çalışma Düzenleri
Yaşanan karantina süreçleri, ofis anlayışını tamamen değiştirirken, beraberinde daha esnek çalışma yöntemlerini devreye soktu. Uzaktan çalışma modeli giderek daha çok benimsendi ve birçok şirket kalıcı olarak bu uygulamaya geçmek için çalışmalarını hızlandırıyor. Verimlilik artışının gözlemlendiği söz konusu modelde yer alan avantajlar ve dezavantajlar, İK profesyonellerinin daha fazla görev almasına yol açıyor. Özellikle büyükşehirlerde yaşanan trafik problemini ortadan kaldırması, maliyetlerin azalması, iş yeri bulma kolaylığı, çalışma saatlerinin esnek yapılandırılabilmesi gibi avantajlara sahip olan söz konusu model; izolasyonun artması, bağlantı kesilmesi, kurum kültürünün zayıflaması, bağlılığın düşmesi gibi riskleri de içinde barındırıyor. Çalışanların motivasyonu, memnuniyeti, temel ihtiyaçlarının karşılanması noktasında görev alan İK, aynı potansiyeli bu modelde de korumanın ötesine geçerek, çok daha yaratıcı ve birlikteliğin vurgulandığı çalışmalar gerçekleştirmeye yöneliyor. Yetenek ve eğitim programları sunmak, ofis birlikteliğini yakalamak adına sosyal mecralardan yararlanmak, birbirleriyle ve şirketle bağlantılarını güçlendirmek adına artan sorumluluklarla karşı karşıya kalan İK departmanlarından süreçleri hızlı yönetmesi bekleniyor.
– Becerilerin Yönetimi
Günümüzün beceri değişimleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan beceri açığının sadece işe alımlarla çözülemeyeceği oldukça açık bir biçimde görülmekte. Son dönemde teknoloji tabanlı beceriler öne çıkarken, İK bölümü çalışanlarından becerilerini artırmanın yanında, geleceği de doğru okuyarak ihtiyaç duyulabilecek becerileri de belirlemesi bekleniyor. Mercer Türkiye tarafından geçtiğimiz yıl açıklanan “Türkiye Dijital Dönüşüm ve İş Gücü Beceri Gelişimi Araştırması”nın sonuçlarına göre; çalışanların yüzde 66’sında beceri açığının olduğu görülüyor. İK yöneticilerinin artık uzun vadeli becerileri hesaplayarak hareket etmesi, gerekli yatırımları yapması, gelecekte işe yaramayacak mevcut becerileri tespit etmesi, kimin hangi beceriye sahip olması gerektiğine dair ölçü ve takip sisteminin kurulması gibi çalışmalarla geleceğe yön vermesi gerekiyor.
– Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık
Hibrit çalışma düzeninin global düzeyde benimsenmesiyle birlikte şirketler, çeşitli ve daha yaratıcı yeteneklere daha kolay ulaşabilir hale gelmiş durumda. Bu anlamda; çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık kavramları ön plana çıkıyor ve 2022 yılında İK’nın en fazla zaman ayırması gereken konuların başında geliyorlar. Bu kavramların ilkeleri, performansa doğrudan etki ederken süreçlerde sorunların hızla çözülmesi kolaylığını da beraberinde getiriyor. Farklılıkları bir arada kullanabilmek, ayrı kültürlerde bulunanlarla birlikte etkileşime girmek fikir zenginliğinin yanı sıra, küresel anlamda yol almanızda da artılar yaratıyor. Çalışanların kendilerini ait hissettikleri ortamları yaratmak İK yöneticileri için artık olmazsa olmazlar arasında.
Değerli okuyucumuz,
Bu haberin detayını Business Türkiye dergisinde bulabilirsiniz.